Parapsikolojik yetenekler, insan yapısının en doğal süreçlerinin bir bölümünü oluştururlar. Herkeste belli ölçülerde bu yeteneklerden bulunmakta ve kişi fark etmese bile bunlardan faydalanabilmededir. Ancak, eski çağlarda geçerli olan ve böylesine yeteneklerin rahat bir şekilde kullanılabildiği şartlar bugün için mevcut değildir. Bu yüzden de çoğu doğal yeteneklerimiz ya çok düşük düzeyde işlev görür ya da tamamen körelmiştir. İnsanların, içerisinde bulundukları şartlardan etkilenmeleri süreci, burada da kendini göstermiş ve uygarlığın yarattığı negatif etkiler, bu spiritüel yeteneklerin işler halde bulunmasını engellemiştir.
Normalötesi Yetenekler
Bunun böyle oluşu kuşkusuz bir gerekliliktir, ancak yine de günümüz şartlarında bile, paranormal yetenekleri ideal düzeyde kullanabilmenin örneklerini gösterebilen kişilerin varlığına rastlanır. Böylesi yüksek kişiler, en başta herkeste var olan, ama ne yazık ki varlığı bir türlü açıkça kabul edilemeyen bu yeteneklerin en somut ispatı niteliğindedirler. Bunun haricinde de, toplumsal ve ruhsal mükemmelliğe ulaşıldığı ölçüde, yani dış ve iç şartların iyileştiği oranda, bu yeteneklerin kendiliğinden ortaya çıkacağını gösterirler. Onların yaşamlarını incelemek, yeteneklerini araştırmak ve özellikle bu yetenekleri sayesinde oluşturdukları etkiyi ele almak muhakkak ki konu hakkında yapılan çalışmalar içinde önemli bir yer tutar.
İşte, böylesine normalin ötesinde bazı yeteneklere sahip kişilerden biri de, Polonyalı Wolf Messing’dir. Kendisi, çok sayıda kişi önünde yaptığı sayısız deneylerle, telepatik yeteneğinin tartışmasız gerçekliğini ispat edebilmiş ender kişilerden biridir.
Yeteneği Ortaya Çıkıyor
Messing, 1899 yılında Varşova’da, Musevi bir aileden doğmuştu. Ailesinin tüm bireyleri, Maidanek Kampı’nda, Naziler tarafından katledilmişlerdi. Messing, kendilerinin bir tek resimleri bile kalmadığını söylüyor. Küçüklüğünde, olağanüstü bir hafıza yeteneğiyle dikkati çeken Messing, babasının tüm ısrarlarına rağmen, ilahiyatta okuyup haham olmayı reddedince evden ayrılmak zorunda kalmıştı. O dönemlerden beri Tanrıya ve dine pek önem vermez olmuştu.
Evden ayrılarak Berlin’e doğru yola çıkan Messing, bu arada iki defa yeteneğinin de farkına varıyordu. Kaçak olarak bindiği trende yolculuğuna devam ederken kontrolör tarafından bileti sorulmuş, o da bir kâğıt parçasını uzatarak, bilet olarak kabul edilmesini düşünmüştü. Messing, şöyle söylüyor: “Bu, bendeki gücün ilk defa meydana çıkmasıydı… ‘Pekâlâ delikanlı’ dedi kontrolör, ‘iki saat sonra Berlin’ de olacağız.” Kontrolör uzatılan kâğıt parçasını bilet olarak algılamıştı.
Katalepsiye girebiliyor
Berlin’e gelince Messing, Yahudi mahallesinde bakkal çıraklığı yapmaya başladı. Berlin’in dış mahallelerinde oturan bir müşteriye siparişleri teslim etmeye gittiği bir gün, köprüden geçerken baygınlık geçirmişti. Tek başına ve evinden ayrı, kimsesiz Messing’i hastaneye kaldırdılar. Eğer stajyer bir hekim, pek zayıf şekilde atan nabzını fark etmeseydi, neredeyse garipler mezarlığına gömülecekti.
Hemen tedaviye başlandı ve üç gün içinde nabız ve solunum normale döndü. Hastanenin psikiyatri ve sinir uzmanı olan Dr. Abel, Messing’in bu durumunu nadiren görülen bir letarji olayı olarak izah etti. Doktor Wolfa, “Sende hem istediğin zaman katalepsiye girme yeteneği hem de paranormal melekeler var” diyecek ve ondaki bu psişik yeteneklerin gelişmesi için çalışacaktı. Dr. Abel, meslektaşı Dr. Schmidt ile Bayan Schmidt’in de yardımlarıyla, telepati konusunda Messing’i eğitmeye başladı. Bu, genç Messing için bir dönüm noktasıydı.
Küçük yaşlardan beri olağanüstü yeteneklere sahip olan Wolf Messing, belirli bir dönemden sonra bu güçlerini bilinçli olarak geliştirerek ideal düzeye ulaştırmıştı.
Kehanet Yeteneği
Dr. Abel, ona bir tiyatro organizatörü, emprezaryo buldu; o da ‘harika çocuk’ Wolf Messing’i mumya müzesinde bir işe yerleştirdi. Messing, orada kristal bir tabuta konuluyor ve katalepsiye giriyordu. Her hafta, cumadan pazar akşamına kadar, üç gün süreyle, bir ceset gibi yatıyordu. Haftanın diğer günlerinde, psişik yetenekleri üzerinde çalışıyordu. Pazar yerinde dolaşarak, Alman köylülerinin düşüncelerini okumaya çalışıyordu. Çoğu kez, insanların düşüncelerini dinlerken, sorunlarının cevaplarını da anlıyor ve onlara olacakları açıklıyordu. Önceden söylediği şeylerin gerçekleştiğini ifade eden kimselerin sözleri onu şaşırtıyordu. Messing, tam 2 yıl süreyle, psişik yeteneklerini geliştirdi. Bir yandan da kazandığı parayla okuyordu.
Einstein ve Freud’la Tanışıyor
Emprezaryosu, 1915 yılında harp ortasında, Messing’e Viyana’da bir program düzenledi. Mevsimin başlıca eğlencesi olmuştu bu gösteriler, Wolf, o zamanlar 16 yaşındaydı. Bu dönemde, kendisini duyan Albert Einstein, onu evine davet etmişti. Einstein’ın çalışma odasında, psikanalizin babası Sigmund Freud da bulunuyordu. Freud, Messing’in paranormal yetenekleriyle o kadar ilgilendi ki, sonunda onunla birtakım deneyler yapmaya karar verdi. Freud, verici olacaktı. Messing, bu ilginç deneyi şöyle anlatıyordu: “Freud’un zihinsel emrini hâlâ hatırlarım: ‘Banyodaki dolaba git ve bir cımbız al. Albert Einstein’a gel ve onun gösterişli bıyığından üç tel çek!” Cımbızı bulan Messing, ünlü fizikçinin yanına gitti ve Freud’un kendisine yapmasını istediği şeyi ona açıkladı, Einstein ise gülümseyerek genç Messing’e yanağını uzattı.
Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, Einstein’ın evinde Messing ile yaptığı deneylerin sonucunda telepati olayını tartışmasız kabul etmişti.
Gandhi ile Tanışma
Messing, 1920-1930 yılları arasında dünyayı dolaştı. Japonya, Hindistan, Arjantin, Avustralya, Avrupa’da ise başkentlerde temsiller verdi: Paris, Londra, Roma, Stockholm, Cenevre ve Varşova.
1927 yılında Hindistan’dayken Gandhi’yle tanıştı. Politik konularda sohbet ettikten sonra Gandhi, Messing’le psişik bir deney yaptı. Verici rolünü alarak Messing’e zihinsel bir emir yolladı: “Masanın üzerindeki flütü al ve odadaki kişilerden birine ver. Messing öyle yaptı. Flütü verdiği kişi dudaklarına götürüp çaldığında birden odanın zemininde duran sepet kımıldamaya başladı. Sepetten çıkan alaca renkli bir kobra yılanı, çalınan müziğin ritmine uyarak kıvrılmaya başladı.
Polonyalı Konta Yardım
Messing, Polonya’da çalıştığı on yıl boyunca, durugörür ve telepat olarak büyük başarılar sağladı. Sahnenin yanı sıra sık sık dedektif olarak da çalışıyordu. Bunlardan biri, Kont Czartoryski’nin kaybolan mücevherlerini bulma işiydi. Hem polis, hem dedektifler mücevherleri aramışlar, fakat bir sonuç elde edememişlerdi. Messing, Kont’un özel uçağıyla Czartoryski Şatosu’na götürüldü. Messing’in psişik yeteneği, hizmetçilerden birinin oğlu olan küçük bir çocuktan kuşkulanmasına yol açmıştı. Çocuğun odasındaki oyuncakları inceledikten sonra, ev sahibinden iri bir oyuncak ayının içinin açılmasını istedi. Oyuncak ayının karnından renkli cam parçaları, düğmeler, küçük kaşıklar ve nihayet Czartoryski’lerin 800.000 zloty değerinde olan kayıp mücevheratı çıkmıştı. Kont, Messing’e önceden vermeyi vaat ettiği 250.000 zloty’lik ödülün iki katını vermeyi teklif etti. Ancak Messing bunu reddetmişti.
Hitlere İlişkin Kehanet
1 Eylül 1939’da Hitler orduları Polonya’yı işgal ettiğinde, Messing de oradaydı. Artık Polonya’da duramazdı, çünkü, 1937’de Varşova’daki bir tiyatroda binlerce kişinin önünde bir kehanette bulunmuş ve “Hitler Doğu’ya hücum ederse ölür” demişti. Hitler de bütün mistik inançlı kişiler gibi bu kehanetten çok etkilenmişti ve onun başına 200.000 mark ödül koymuştu.
Messing, kaçmaya çalıştığı gece, bir Nazi subayı tarafından yakalandı. Karakola götürüldüğünde, artık buradan çıkamazsa öldürüleceğini anlamıştı. Tüm psişik kuvvetlerini umulmadık bir çabayla toplayan Messing, zihinsel olarak, bütün polislerin, bulunduğu odada toplanmaları için telepatik çağrıda bulundu. Bütün birlik, kumandan ve çıkışı kontrol eden nöbetçi de dahil, Messing’in bulunduğu odaya aceleyle girdiler. Messing, şöyle anlatıyor: “Emrime itaat eden naziler, bulunduğum odada toplandılar, kımıldamadan yerde yatıyordum, ölmüş gibi yapıyordum. Sonra birden ayağa fırladım ve koridora çıktım. Almanların şaşkınlıkları geçmeden, kapının sürgüsünü kapattım ve dışarı koşmaya başladım.”
Sovyetlere Kaçış
Messing, o gece Sovyet sınırına ulaşmayı başardı. Bu ülkeyi hiç tanımıyordu; lisanlarını dahi bilmiyordu. İş için Kültür Bakanlığı’na müracaat ettiğinde, yapılan tüm itirazlara rağmen yeteneğini kanıtlayarak kendini kabul ettirdi. Çalışma izni aldıktan sonra Beyaz Rusya’da turneye çıktı. Messing bu turneler sırasında çok sayıda gösteri yapmıştı.
1940 yılında Stalîn, Hitler ile bir saldırmazlık anlaşması imzaladığında, özel bir kulüpte şöyle bir kehanette bulunmuştu: “Sovyet tankları Berlin sokaklarını çiğneyecektir, bir gün.” Nitekim anlaşma çok çabuk bozuldu ve Nazi tankları Sovyetler’e girdiler. Savaşın sonunun kimse tarafından tahmin edilemediği bu dönemde yaptığı bir konuşmada da savaşın 1945 Mayıs’ında sonra ereceğini söyledi. Savaş dediği tarihte sona erdiğinde Sovyet tankları Berlin’e giriyordu.
Stalin’le Tanışma
1940 yılında bir gece, Beyaz Rusya’nın Gomel kentinde, tüm biletleri satılmış olan bir gösterinin tam ortasında, yeşil üniformalı iki Sovyet polisi aniden sahneye çıkarak kendisini indirmişler ve meçhul bir yere doğru götürmüşlerdi. Messing, olayın devamını şöyle anlatıyor: “Bir yere vardık, neresi olduğunu bilmiyordum. Beni bir odaya götürdüler. Bulunduğum yer bir otele benziyordu. Belirli bir süre sonra başka bir odaya götürüldüm. İçeriye bıyıklı biri girdi. Bu kişi Stalin’den başkası değildi.” Messing’in, Stalin ile olan bu ilk karşılaşması, telepatinin zaferiyle sonuçlanan bir dizi deneyin de başlangıcı olmuştur. Stalin, Messing’den, olması imkânsız bir deney yapmasını istedi. Sadece zihin kudretini kullanarak Moskova’daki Gosbank’ın gişesinden 100.000 ruble çalacaktı; Gosbank’ın yerini de bilmiyordu.
Bankaya gittiğinde, not defterinden kopardığı bir kâğıdı veznedara vererek, söylenen miktarda rubleyi kendisine uzatması için telepatik emir gönderdi. İhtiyar veznedar kâğıda baktı, kasayı açtı ve hemen Messing’e 100.000 rubleyi saydı. Paraları alan Messing, bunları, Stalin’in tayin ettiği iki görevliye teslim etti. Bu deneyi de başarıyla geçirmişti.
Wolf Messing ile yaptığı bir dizi deney sonucunda, telepati olgusunu kabul eden Sovyet lideri Stalin, tutuculara karşı Messing’i açıkça savunmuştur.
Kremlin’den Çıkış
Stalin, bundan sonra Messing’e, kendine göre, yapılmasını imkânsız gördüğü bir görev daha verdi. Messing, çok sıkı bir şekilde korunan bir hükümet binasından izni olmadan çıkabilecekti. Bu deneyimini şöyle anlatıyor: “Bu deneyi zorluk çekmeden yerine getirdim. Fakat sokağa çıktığımda, geriye dönerek, az önce terk etmiş olduğum odanın üst kattaki penceresinden dışarıya bakmakta olan yüksek rütbeli hükümet görevlisine el sallamaktan da kendimi alamadım.”
Bir başka deneyde de, Stalin’in, Kuntsevo’da bulunan ve son derece sıkı korunan bürosuna, izinsiz ve serbest geçiş belgesi olmadan girecekti. Şehir dışındaki bir malikânede bulunan büroyu muhafız birlikleri koruyordu. Birkaç gün sonra, hiç kimsenin dikkatini çekmeden büroya gelen Messing, Stalin’in çalıştığı odanın kapısında duruyordu. “Bunu nasıl basardın?” diye sordu Stalin. Messing şöyle cevap verdi: “Muhafız ve hizmetçilere zihinsel telkin yaptım. Ben Beria’yım, Ben Beria’yım, dedim.” Sovyet gizli polis şefi Laurent Beria, Stalin’in yakınında oturuyordu ve bedensel olarak da Messing’e hiç benzemezdi. Böyle olduğu halde Messing, Beria’nın çelik kıskacına yakalanmadan Stalin’e ulaşabilmişti.
———————————————————-
