F vitamini adı “dost” kelimesinden türemiştir. F vitamini spesifik olarak vitamin formunda bulunmaz ve vücuttaki miktarı birkaç mikrogramdır.

Bu vitamin, alfa linolenik ve linolenik asitlerin bir kombinasyonundan oluşur. Alfa linolenik asit Omega-3 grubundandır ve linolenik asit Omega-6 grubundandır. Vücut, alfa linolenik ve linolenik asitler üretmez. Bu asitler vücuda yiyecekler kanalıyla girer. F vitamini vücudun yağ seviyelerini etkisinde bırakır.

Izahat, Azerbaycan Tıp Üniversitesi Eğitim Terapötik Kliniği kabul ve acil servis başkanı Javanshir Maharramov’dan geldi.

Uzmana gore F vitamini vücudu direkt etkilemiyor. Bu vitamin, vücuda yarar sağlamak için öteki mikro, makro besinler ve vitamin gruplarıyla birleşir. Vücutta stabil ve kafi oranda F vitamininin varlığı, kişiyi X ışınlarının etkilerinden ve kısmen de güneş ışınlarından korumada pozitif bir etkiye haizdir. A, B, C, D ve E vitaminlerinin eksikliği daha sık hissedilip kendini göstermesine karşın, F vitamini için aynı şey söylenemez. Sadece F vitamini eksikliği ciltte kurumaya, soyulmaya, saç dökülmesine, vücuttaki yaraların geç iyileşmesine, çocuklarda gelişme problemlerine, beyin problemlerine ve görme problemlerine yol açabilir.

Bu vitamin hücrelere yumuşaklık ve güç verir, kan dolaşımını destek sunar, kanın pıhtılaşmasını, bağışıklık sistemini destek sunar, iltihabı azaltır, göz, beyin, kardiyovasküler sistem üstünde pozitif tesir yapar, cilt yağ seviyelerini düzenler. F vitamini günlük besinlerle mikrogram olarak bedenimize girse de vücutta birikmesi için yeterlidir. Vücut, F vitaminini sıhhat için temel yağlara dönüştürür. F vitamini balık, fasulye, mısır, keten, ceviz, avokado, fındık, badem ve zeytinyağında bulunur.

Maharramov ek olarak vücuttaki F vitamini seviyesini ölçmek için bir yöntem yada aygıt olmadığını altını çizdi.