in

Öbür Dünyayı Gören Var mı? Öteki Dünyaya Gidip Gelenler


Bir süre için bedenlerinden aynlıp, tekrar döndüklerini söyleyenler var… Birbirlerinden haberi olmayan bu insanların anlattıklarında öylesine benzerlikler var ki, görmezlikten gelmek mümkün değil… Gidip geldikleri yer neresi?.. Onların gördükleri, öteki dünyanın kanıtı olabilir mi?..

Ölümden sonra hayat var mı? Varsa nerde ve nasıl? Asırlardan beri sorulan bu sorular, kesin olarak cevaplandırılmıyor. Hemen bütün dinlerin öteki dünyanın varlığını işaret ediyor olmalarına rağmen, insanların büyük kısmı ölüme şüphe ve korkuyla bakmaya devam ediyor.

Fakat korkmayanlar da var. Geçirdikleri bir kaza, ağır hastalık ya da bir ameliyat sırasında, bir süre için bedeninden ayrılıp sonra geri geldiğini iddia eden birçok insan var. Bunlar böyle durumlarda bedenlerini yukarıdan seyrettiklerini söylüyorlar. Ölen insanların ruhlarıyla konuştuklarını anlatanlar da var. İşte bunlardan birkaç örnek:

Kendini Tavandan Seyreden Kadın

“İkinci çocuğumu doğurmuştum. Doğum yeni sonuçlanmıştı. Acılar azalmıştı, bense yarı sarhoş gibiydim. Birden yukarıdan, tavana yakın bir yerden, bedenimi seyrettiğimi farkettim. Benliğim, tavandan bedenime bakıyordu. Doktor ve hemşirelerin ne yaptıklarını kuşbakışı izleyebiliyordum. Çok korktum ve benliğimi bedenime döndürebilmek için zorladım. Doktorun beni öldü zannedeceğinden korkuyordum. Neyse ki, onlar anlamadan bedenimle yeniden birleştim. Beni derin uykuda sanmışlardı…”

Ölmüş Annesini Gördü

“Bir lokantada çalışıyordum. Buzdolabının üzerime devrilmesi sonucunda yaralanmıştım. Kendimden geçmişim. Sanki olayı tepeden seyrediyordum. Bedenimi dışarı taşıyıp, bir masaya yatırdılar. Sonra kendimi çok aydınlık bir yerde buldum. Uçuyordum. İstediğim yere bir anda gidiyordum. Zaman ve uzaklık benim için anlamsız şeylerdi. Etrafımda birileri vardı. Onları görür bir biçimde hissediyordum. Birisi ölmüş olan annemdi. Bana ‘Gel, senin yerin burası’ dediğini duydum. Bu sesi duymamla kendimi bedenimde buldum, ayılmıştım…”

“Böylesine Mutlu Olmamıştım…”

“Normal bir geceydi, kitap okuyordum. Uyku bastırınca kitabımı bırakıp, uyumaya karar verdim. Birdenbire âdeta bölündüğümü hissetim. Kapıya doğru uçuyordum, büyük bir mutluluk duyuyordum, her şey çok aydınlıktı. Tam kapıya ulaştığımda, gözüm yatakta yatan vücuduma takıldı. Karımı ve çocuğumu düşündüm. Onları ve bedenimi bırakıp gitmek yanlış bir hareketti. Geriye döndüm ve bedenimle hemen birleştim. Kendime gelmiştim, doğruldum. Tüm yaşamım boyunca böylesine mutlu olmamıştım…”

Üç ayrı olay okudunuz. İkisi bir ameliyat ve bir yaralanma sırasında olmuş, üçüncüsüyse uykuya geçiş anında ortaya çıkmış. Ortak yan, bedenin üst noktadan görülebilmesi. Verilebilecek daha yüzlerce örnekte, hep aynı şeyler görülecektir. Sanki bedenin bir tür rahatlaması gerektiği zaman, bu olay ortaya çıkmaktadır. Bu konuda değişik açıklamalar vardır.

You May Also Like:  Vücudumuzun En Kirli Yeri Neresidir ve Nasıl Temizlenir?

Astral Yolculuk

Para psikologlar, bir insanın bedeninden ayrılıp tekrar dönmesine “astral çıkış” ya da “astral yolculuk” adını vermektedirler. Vücuttan ayrılıp yolculuğa çıkan bedene de “astral beden” denir. Bu astral beden bilinçlidir. Vücuttan ayrı olarak istediği gibi hareket eder.

Bu ayrılan şey nedir? Laboratuvar deneyleri bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir. Ölüm vuku bulduğu anda ise bir anda beden 21 gram hafiflemiştir. Birçok ölüm anı fotoğraflarındaysa, bedenlerin üzerinde bulutumsu görüntüler belirlenmiştir. Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fizik bedeni boşaltmaktadır. Acaba o “şey”, ruh dediğimiz o bilinmez midir?


Astral beden, fizik bedenin üzerinde bedendışı çıkısın başlangıç anında… Aradaki bağ (gümüş bağ) her iki bedeni birbirine bağlı tutuyor, bu bağın kopmasıyla ölüm gerçekleşmektedir.

Herkes Bu Yolculuğu Yapabilir

Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması bazen uykuda, bazen de uykuya veya uyanışa geçiş anlarında olmaktadır. Çoğu zaman da bir baygınlık, ağır bir hastalık anında ortaya çıkmaktadır. Ama istisnai olarak, olay çok normal anlarda da görülmüştür. Ayrılma anında çevre aynıdır, ama görüş açısı bir iki metre yukarıdadır veya yana kaymıştır. Olayı yaşayan herkes bedenini seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak tarif etmektedirler. Bir kısmıysa bedenlerine göbekbağına benzer bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar kapı gibi bütün katı engellerden, rahatça geçilebilir. Süre belli değildir. Kişi durumunu fark edince, derhal bir şok duymaktadır. Hemen panik başlar ve kişi kendini bedeninde bulur.

Yukarıda anlatıldığı gibi, bazı olaylarda kişiler, ölmüş yakınları da dahil, bazı insanlara rastlamaktadırlar. Fiziki hiçbir eşyaya veya yakında uyuyan bir başka kişiye temas edilememektedir. Olayın başında ve sonunda hissedilen temel duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma zannıdır. Bu iki duyguyu herkes yaşamıştır, özellikle uykuya geçiş anlarında, bir boşluğa düşüş duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır. Hareket etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki felç olmuşuzdur. Bir güç bizi engellemekledir yani bedenimiz benliğimizi dinlememektedir.

Islamiyette Ruh ve Beden

İslam dininde ruhun varlığı temel inançlardandır. Kuranı Kerim’de ruhun Rabbin emrinde olduğu ve bu ilahi bilginin çok azının insanlara verildiği belirtilir (İsra süresi, Ayet: 85). Fecr Suresi’nin 27-30. ayetlerinde Allah doğrudan ruha hitap eder. Hadis tefsirlerinde Hz. Muhammed’in ruhla ilgili çeşitli açıklamaları görülür. Buhari Hadisteri’nin Enbiya Kısmı’n da, Hz. Muhammed’in şöyle dediği yazar: “Ruhlar, cinsler ve topluluklar halinde yaşarlar, bazıları birbirini tanır, bazıları tanımazlar”

You May Also Like:  Öyleyse erkeklerin kadınlardan daha hızlı ölmesinin nedeni BU BİR BİLİMCİNİN UYARISIDIR

Mevlana Celalettin Rumi, ruhun uykuda bedenden ayrıldığını söyler ve Mesnevi’sinde özellikle belirtir. “Can atlarını eyersiz koyar, bu sır ölümün kardeşidir, sırrıdır. Ama gündüzün geri gelmesi için ayaklarını uzun bir bağla bağlar. Can boşlukla astar gibi gizlidir, bedense yorgan altında döner durur. Sen bedensiz bir bedene sahipsin,”

Ibni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Beden nefsin çalışmasına uygun bir hale gelince, ruh bedene gönderilir ve sonsuzluk kazanır. İstenirse bedenden ayrılır tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz.

Bir diğer mutasavvıf, İmam Gazali, insanda bedende başka bir varlığın daha olduğunu, onun asıl ve sabit varlık olan ruh olduğunu anlatır. Gazali’ye göre ruh bedenin içinde değildir, zaman ve yerle sınırlandırılamaz.

İslamiyette ve tasavvufta ruhun varlığına kesin olarak inanıldığı için, ruh ve beden ilişkisinin üzerinde özellikle durulur. Mesnevi’ nin birçok yerinde, Ahmed Eflaki’nin “Ariflerin Menkıbeleri” adlı eserinde ve sayısız evliya, ermiş ve veli öykülerinde ruhun gerek istenildiği zaman, gerekse istemeden bedenden ayrılabildiği anlatılmıştır. Genellikle bu olay keramet veya mucize olarak nitelendirilir. Şeyh Bedrettin, “Varidat” adlı eserinde bunu açıkça anlatır: “Bazen kendimi latifleşmış hissederim, fizik bedenim o varlığın bir kopyasıdır. Bu latif varlık, beden seklinde görülür, gözle görülür. Tıpkı buharın yoğunlaşmadan evvel görülememesi gibi, buhar yoğunlaşınca bulut olur, görülür,”

Öteki Dinlerde Astral Çıkış

Hint öğretilerinde insanın üç bedenden oluştuğu öğretilir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu öğretilir. Bu ruhsal enerji, eğitim ve öğrenim sonucu fizik beden dışına çıkarılabilir. Doğu inançlarının ve öğretilerinin dışında, batıda da aynı yaklaşımlar görülür. Hz. İsa’nın havarisi St. Paul, insanda ruhsal ve doğasal iki beden bulunduğunu söylemiştir.

Hz. İsa. İncil’de şöyle demektedir: “Öyle bir adam bilirim ki, bedenin dışında mı? Bilinmez, Allah bilir.” (İncil. Corinthians 2/12:3)

Dante ünlü kitabı İlahi Komedya’da şöyle yazar ” Yaratıcu güç, bedenin yapımı bitip hazır olunca ona yeni bir ruh üfler. Zamanı gelince de ruh bedenden ayrılır, bedeni güçler dilsiz kalır.”

You May Also Like:  HAYALİNİ KURDUĞUNUZ 24 AKILLICA İCAT

1195’te İtalya”da Padua’da yaşayan Aziz St. Antuan’ın mucizeleri arasında, bedenini bir kilisede bırakıp, başka bir kiliseye gittiği ve orada göründüğü olayı yer almaktadır.

Eski Mısırlılar astral bedenin insan yüzlü bir kuş olduğuna inanırlardı. Ölünce, kuş fizik bedeni terk eder, etrafında uçmaya başlardı.

 

Ölüm Korkusu Yok mu Oluyor?

Hemen tüm astral çıkış olaylarından sonra, insanların görüşleri büyük değişmelere uğramaktadır. Tabii ki, değişime uğrayan temel görüş ölüme karşı duyulan korku yönündedir. Ölüm korkusu ve dehşeti hemen hemen yok olmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki. astral ayrılma olayını yaşayıp farkında olamayan sayısız insan vardır. Belki de ölümün sırrı bu olayda yatmaktadır.

New York’taki Gezegenlerarası Çalışmalar Enstitüsü Başkanı Doktor Carl Sağan, bu teze karşı çıkmaktadır. Ona göre astral ayrılma ölümle değil de, doğumla ilgilidir: “Her insan ölüm ülkesinden dönüş yolculuğu denebilecek bir deney geçirir. Uçuş veya kayma duygusu, karanlıktan aydınlığa çıkış, bu deneyin özellikleridir. Olay sisler içinde zor idrak edilir. Böylece destansı bir anı canlanmaktadır. Olaylar birbirine benzer ve son derece uyumludurlar. Astral ayrılmayı tüm insanlar paylaşırlar. Bu olay doğumun çağrısidır, yani anımsanmasıdır”

Kim bilir, belki de Sagan’ın dediği gibi, geçici tehlike anlarında veya aşırı duygusal anlarda doğum anıları geri dönmektedir. Doğarken karanlığın terk edilmesi, bir bedenin içinden dışarı çıkma, yani boşluğa kayma ve rahatlama duygusu, acının yerini özgürlük ve ışığa bırakması hepimizin paylaştığı bir anının tekrarıdır.

Sağan, bizleri rahatlatacağı yerde, kafamızı daha da karıştırıyor. Çünkü hemen aklımıza doğumun ve ölümün aynı olduğunu anlatan öğretiler geliyor. Olaylarda çok ilginç bir anlatım daha vardı. Neden böyle ayrılma anlarında ölmüş yakınlarımızı görüyoruz; veya yaşayan birinin ne yaptığını izleyebiliyoruz? Sagan’a karşıt tezler de bunlar; ve daha yüzlercesi. Belki de astral ayrılmalar her an yaşanıp duruyor ve belki bu gece, bu yazıyı okuyan birçok kişinin başına gelecek. Dikkatli olalım, bir gün birimiz belki kimsenin fark etmediği bir nüansı görür ve açıklarız.

———————————————————-

Dikkat: Sitemiz herkese açık bir platform olduğundan, çox fazla kişi paylaşım yapmaktadır. Sitenizden izinsiz paylaşım yapılması durumunda iletişim bölümünden bildirmeniz yeterlidir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Paralel Dünyalar Neye Benziyordur?

Erkenci Kuş (Dizi, 2018 – 2019) Replikleri