Switch to the dark mode that's kinder on your eyes at night time.

Switch to the light mode that's kinder on your eyes at day time.

in

BİLİMDE SAĞLANAN ŞOK EDİCİ BİLGİLER – BİLİMCİLERDEN BÜYÜK GÖRÜŞLER



BİLİMDE SAĞLANAN ŞOK EDİCİ BİLGİLER – BİLİMCİLERDEN BÜYÜK GÖRÜŞLER

Geleneksel oruç kurallarına nazaran günün belirli saatlerinde yiyecek yememeli ve içmemelidir. Bu, binlerce senedir dinlerin pratiğidir.

Tarihsel geleneğe nazaran, İsa çölde 40 gün oruç tuttu. Genel olarak oruç, tüm Peygamberlerin ibadetinin merkezinde yer alır.

Uzakdoğu’da da oruç tutma geleneği vardır. Bilhassa Çin ve Hindistan’da Taoistler yada bazı Yogiler bu yöntemi kullanır. Şaman kültürlerinde oruç tutmak ayrı bir dinsel tören olarak kabul edilir. Kısacası oruç, dünyanın her yerinde uzun süredir var olmuştur ve halen uygulanmaktadır.

Oruç, bedeni temizlediği, ruhu beslediği ve ruhsal mükemmellik için bir vasıta olduğu dinlerde genel olarak kabul edilir. Birçok kültür de oruç tutmanın günahları temizlediğine inanır.

Bu makalede Publika.azca, okuyucuları oruç tutmayla ilgili garip ve bilinmeyen gerçeklerle tanışmamızı sağlıyor:

Çağdaş oruç şekilleri

Bugün oruç, dünya genelinde bir kez daha popülerlik kazanıyor. Yalnız birkaç yıl ilkin, çağdaş tıp oruçla ilgilenmiyordu, sadece son olarak bilimsel araştırmalardan sonrasında durum değişti. Araştırmalar, oruç tutmanın vücut için oldukça yararlı bulunduğunu ve birçok hastalığı iyileştirici özelliğe haiz bulunduğunu göstermiştir.

Şu anda suyla oruç tutmak, meyveyle oruç tutmak, düşük kalorili yiyeceklerle oruç tutmak ve öteki yöntemler var.

Rusya senelerdir orucu destekliyor. Rus bilim adamlarının bile bu alanda 60 senelik tecrübesi var. Sibirya’da hususi bir hastanede sıhhat çalışanının nezaretinde hastalara su orucu uygulanıyor. Gelen hastalar, bir hekim nezaretinde bir yada iki hafta yada daha çok oruç tutuyor, bir tek su içiyor. Açlık süresi hastanın durumuna ve hastalığın derecesine göre değişiklik gösterir.

Profesör Otto Buchinger’in oruç tutma yöntemi Almanya’da oldukça popülerdir ve dünya genelinde pek oldukça şahıs tarafınca kullanılmaktadır. 1920 senesinde Almanya’nın Bad Pyrmont şehrinde kurulan Buchinger Hastanesi, uzun senelerdir oruç tutan hastaları tedavi etmektedir. Otto Buchinger’a 40 yaşlarında kronik artrit teşhisi kondu ve tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum edildi. Olağan ilaçların hiçbiri işe yaramayınca, Otta Buchinger oruç tutarak hastalığın üstesinden geldi.

Profesör, kişisel deneyiminden sonrasında oruç tutmanın tesirleri ile daha çok ilgilenmeye başladı ve yeni bir tedavi geliştirdi. Bu yönteme “tıbbi yaratıcılığın kraliyet yolu” adını verdi.

Buchinger yönteminde hastalar bir tek meyve suyu ve sebze çorbası içerek daha azca kalori tüketir ve daha etken hale gelir. Bununla beraber rekreasyon da mühim bir rol oynar. Bu şekilde denetim altında 1 hafta yada daha uzun süre oruç tutularak kişiler iyileşir.

Aralıklı oruç, birçok şahıs tarafınca kullanılan popüler bir yöntemdir. Bu yöntem kalori saymaz ve insanoğlu istedikleri kadar yer, çoğu zaman 12.00-20.00 yada 14.00-22.00 arası her şeyi yiyebilirsiniz. Bu 8 saatlik süre haricinde kalan 16 saat hiçbir şey yenmez. Bu yöntemin uygulanması oldukça kolaydır ve günlük hayatta hiçbir yan tesiri yoktur. Doğrusu çalışan insanoğlu bu yöntemi rahatça uygulayabilirler. Oruç tutmak oldukça daha kolaydır, şu sebeple Buchinger ve Aralıklı oruç şekilleri insanların su içmesine izin verir.

Tüm bu yöntemlerin ortak özelliği, insanların birçok üründen vazgeçerek kazanmasıdır. Hem zihinsel hem de fizyolojik durumları iyileşir ve kendilerini daha sıhhatli hissederler.

Oruç tutmanın zihin ve gövde üstündeki tesirleri

Vücut durmaksızın çalışan bir yapınak gibidir. Bir insanoğlunun aç ve susuz yaşaması imkansızdır. Bağırsaklar sıhhatli değilse bağışıklık sistemi ve öteki organların sıhhatli olması imkansızdır. Bugün insanoğlu 100 yıl ilkin olduğu benzer biçimde yemiyorlar. Çoğumuz süratli yiyecek yeriz. Ek olarak birçok besinin genetiği değiştirilerek katkı maddeleri eklenmiş olur. Sağlığımız da stres benzer biçimde faktörlerden etkilenir. Pek oldukça insan yeterince yiyecek çiğnemez, bu da gastrointestinal sistem için oldukça yorucudur. Bazılarımız devamlı yiyecek yeriz ve vücut devamlı olarak bu besini sindirmeye çalışır, bu da dinlenemeyen bir vücutla sonuçlanır.

Bu durumda oruç oldukça faydalıdır şu sebeple oruç tutulurken bağırsakların yiyecek ve suyu sindirip emmesi ve vücutta biriken toksinleri atarak gevşemesi için çaba sarf etmesi gerekmez.

Oruç tuttuğumuzda insan vücuduna ne olur?

Vücut dışarıdan yiyecek almadığında biriktirdiği şekeri kullanır ve hem de vücut adrenalin salgılayarak orucu bir çekince olarak kabul eder. Adrenalin ağrıyı yavaşlatır ve vücut iltihaplanmaya karşı savaşabilir. Ek olarak beyin, vücudun tamamen telafi etmiş olduğu büyük oranda enerjiye gereksinim duymaya devam ediyor. Şeker arzı tükendiğinde sıra protein deposunun ve son olarak da yağ rezervlerinin sırasıdır.

Karaciğer, yağ asitlerinden yüksek enerjili keton elementleri salgılar. Keton elementleri beyne kan dolaşımı kanalıyla ulaşır. Bununla beraber hücrelerin temizlenmesi için mühim bir hücresel süreç adım atar. Bu sürece otofaji denir ve hücrelerin kendilerini yediği anlamına gelir. Vücut, suni proteinleri ve ölü hücreleri gıda olarak emer ve bu tarz şeyleri bağırsaktaki sindirim enzimine gönderir. Son olarak vücut için lüzumlu enerjiyi sağlar. Otofaji sürecini başlatmak için 12 ve 16 saat oruç tutmak yeterlidir.

Ayrıca, otofaji süreci, senesinde Nobel Fizyoloji yada Tıp Ödülü’nü kazanan 71 yaşındaki Japon bilim adamı Yoshinori Osumi tarafınca ortaya çıkarıldı. Osumi, hücrenin iç bileşenlerinin bozunma süreci olan otofaji alanındaki keşiflerinden dolayı ödüllendirildi. Osumi, Nobel Ödülü’ne layık görülen 23. Japon bilim insanıdır.

Osumi’nin icatları, bileşenlerin hücreler tarafınca tahrip edilmesi açısından yeni bir paradigmanın oluşumuna yol açtı. Araştırması, otofajinin, açlığa uyarlama ve enfeksiyona cevap benzer biçimde birçok fizyolojik süreçteki öneminin anlaşılmasına yol açtı.

Özetlemek gerekirse vücut dışarıdan beslenmediği için kendi rezervlerini kullanır, hem de otofaji kanalıyla “hücresel kalıntılarını” da temizler. Uzun süre oruç tutan kişiler, ikinci yada üçüncü günden sonrasında rahatlama yaşarlar ve şahıs daha oldukça rahatlamaya adım atar. Bir çok insan, oruç tutmanın zor aşamasından geçtikten sonrasında kendini etken, mutlu ve refah içinde hissederken, zihinsel olarak etken olan insanoğlu kendilerini daha rahat hissettiğini kabul eder.

Çinli hekim Chen Jianmin halk önünde 49 gün oruç tutarak üstün derece elde etti. Oruç esnasında ruh hali iyiye doğru değişti. Bunun sebebi oruç esnasında vücudun “serotonin” salgılanmasıdır. Chen Jianmin, bu rekorla, sihirbaz David Blaine’in 44 günlük su orucunu yeniledi. David Blaine bu deneyi insanların havayı görebileceği bir yerde saydam plastik bir kutuda gerçekleştirmiş oldu.

Netice olarak bilimsel araştırmalar, oruç tutmanın gövde ve zihin üstünde pek oldukça pozitif yönde tesiri bulunduğunu göstermiştir. Sadece, uzun soluklu oruç tutmanın hepimiz için olmadığını ve bir tek ustalaşmış nezaret altında yapılması icap ettiğini bilmelisiniz. Her insanın vücudu farklıdır ve hepimiz oruç tutmaya uygun olmayabilir.

Ramazan

Unutulmamalıdır ki, geleneksel Ramazan orucu, su orucundan 3 kat daha etkilidir. Ramazan ayı süresince insanoğlu hem bedensel hem de ruhsal zararı olan maddelerden minimum bir ay uzak durur, vücudu bu tür maddelerden korur ve bağışıklık sistemini geliştirir.

Çağdaş rejimler

Çağdaş rejimler oruç tutmuyor, yönler değişik. Fakat hem de zararı olan ürünlerden vazgeçmeyi amaçlayan sistemlerdir. Çağdaş tıp ve bilim devamlı gelişiyor ve geçmişte aslına bakarsan savunulan tezin aksine, bugün değişik teoriler öne sürülüyor.

Mesela, doktorlar yumurta, tereyağı vb. Şeklinde yiyecekleri yemeyi yasaklayan rejimler sundular. Sadece son zamanlarda bu durum değişti ve daha azca şeker ve karbonhidrat tüketilmesi öneriliyor. Birçok çağdaş rejim, mümkün olduğunca oldukça yemeyi ve günlük ihtiyaçlarınızdan daha çok kalori tüketmemeyi önerir. Netice olarak rejimler kesinlikle faydalıdır sadece her bileşen, her organizma farklıdır ve çağdaş yaşamın getirmiş olduğu hastalıklar sebebiyle hepimiz her rejimi uygulayamaz. Birçok insanoğlunun fruktoz, glikoz ve glütene alerjisi vardır. Bu yüzden insanoğlu bedenlerini iyi tanımalı ve kendilerine en uygun yöntemi seçmelidir.

Bir insan yemeden ve içmeden yaşayabilir mi?

Birçok insan yemeden ve içmeden yaşadığını iddia ediyor. Bu fenomen tüm dünyada bulunur. Çağdaş bilim, bir insanoğlunun yiyecek yemeden ve içmeden yaşamasının olanaksız bulunduğunu kanıtlıyor. Bilim bu iddiaları asla kabul etmedi.

Çin’de bilhassa Taocular içinde “Bigu” (hiçbir şey yiyecek ve içmek) adlı bir dinsel tören olduğu bilinmektedir. Eski Taocu yazılarda bunun iyi mi yapılacağına dair birçok kaynak vardır. Taocular, bir kişinin sadece yeme ve içme arzusundan vazgeçmesi halinde başarı göstermiş olacağını ve sadece o vakit Bigu’yu gerçekleştirebileceğini iddia ederler.

Hindistan’da pek oldukça yogi var ve aralarında yiyecek yemeden ve içmeden senelerce sıhhatli yaşayan pek oldukça insan olduğu söyleniyor. Bu yogiler “prana” tarafınca beslendiklerini söyler (yogada gözler görünmez olsa da, prana’nın tüm evrene nüfuz etmiş olduğu düşünülür). Batı’da buna “hafifçe yiyecek” denir, şu demek oluyor ki yogiler hava ve ışıkla beslendiklerini iddia ederler.

Bunlardan biri de 70 senedir yiyecek yemediğini ve içmediğini iddia eden Prahland Doğrusu. Hindistan’da yiyecek ve susuz bir odada 14 gün gözaltında tutuldu ve bu süre zarfında hayatta kaldı. Bu işlem esnasında mide günlük muayene edildi ve günlük röntgenler çekildi. On dört gün sonrasında, Hindistan’daki bir sıhhat ekibi Prahland Jani’nin iddiasının doğru bulunduğunu ve bilimsel olarak kanıtlandığını söylemiş oldu. Dünya toplumuna bomba benzer biçimde düşen iddia uzun süre tartışıldı. Çağdaş tıp eğitimi almış doktorlar bunun olanaksız bulunduğunu ve bir numara kullanıldığını söylüyor. Zira çağdaş tıbba nazaran bu imkansızdır. Sadece bahsettiğimiz şeyin doğru bulunduğunu düşünen birçok bilim insanı var.

Oruç doktoru Rudiger Dahlke bunlardan biridir. Bir Alman kanalına verdiği röportajda, çağdaş bilimin haricinde bu olayın doğru bulunduğunu ve yansız bir ekip tarafınca önyargısız bir halde araştırılması icap ettiğini söylemiş oldu. O da uzun süre oruç tuttuğunu ve yedi gün yemeden ve içmeden oruç tutarken muhteşem bir edinim kazandığını söylemiş oldu.

Başka bir hekim, Sudih Shah, Hindistan’da yapmış olduğu bir röportajda, deneyi 2003 senesinde büyük bir sıhhat çalışanı ile gerçekleştirdiğini söylemiş oldu. Prahland’ın tecrübesiyle Jani’ye yaklaştığını söylemiş oldu. Sudih Shah da orucunda kendisine “Yalan söylersen seni ifşa edeceğim ve dünyaya yalancı bulunduğunu söyleyeceğim. Doğru söylüyorsan bu hikayeyi tüm dünyaya anlatacağım” söylediğini iddia etti.

Bir başka şüpheci, beslenme uzmanı Profesör Wolfgang Mark. Bir röportajda “Bu şekilde bir yaşam seçimi bilimde mümkün değil, sadece ayrıntılar tam olarak açıklanmadı” dedi.

Çağdaş bilim bu fenomeni kabul etmiyor, şu sebeple çağdaş bilime nazaran olanaksız. Zira bir insanoğlunun yemeden içmeden yaşayabileceğini kabul etmek tüm okul kitaplarında bir değişim ve tamamen değişik teoriler gerektirir.

Kaynak: https://saglamolun.azca/index.php/maraqlixeberler/23159-oruc-mualice-edir.html
Dikkat: Sitemiz herkese açık bir platform olduğundan, çox fazla kişi paylaşım yapmaktadır. Sitenizden izinsiz paylaşım yapılması durumunda iletişim bölümünden bildirmeniz yeterlidir.
You May Also Like:  Şeker Hastaları İçin Güzel Bir Adım

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başına taşlar yağar.. – … Kuruluş Osman

arrives at the Stella McCartney’s Autumn 2018 Collection launch on January 16 … Ana de Armas

Back to Top