in

Beynimizin Yüzde Kaçını Kullanıyoruz? (Gerçekten %10 mu?)

Beynimizin sadece yüzde 10’unu kullandığımızla ilgili efsaneyi herkes duymuştur. Peki gerçekte beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz ? Beynimizin yüzde yüzünü kullansaydık neler yapabilirdik ? Beynimizin yüzde yüzünü kullanırsak ışınlanabilir miyiz? Ya da başkasının zihnini okuyabilir miydik? Tüm bu soruların cevabını videoda bulabilirsiniz.

Herkes en az bir kez de olsa aslında beynimizin sadece %10’unu kullanabildiğimizi, eğer %100’ünü kullanmayı başarabilsek başkalarının aklını okuyabileceğimizi hatta ışınlanabileceğimizi söyleyen o meşhur efsaneyi duymuştur. Hatta aynı efsaneye göre ünlü bilim adamı Einstein beyninin %10’undan biraz daha fazlasını kullanabildiği için bu kadar zekiymiş ve bilime bu sayede çok fazla katkı sağlayabilmiş.

Peki gerçekten de beynimizin sadece %10’unu mu kullanabiliyoruz? Eğer öyleyse geri kalan %90’ını kullanabilirsek neler yapabiliriz?

Bu efsanenin ortaya ilk olarak nasıl çıktığı bilinmese de bazı tahminler var. Örneğin William James adlı amerikalı bir psikolog 1908 yılında yazdığı bir kitapta insanların zihinsel kabiliyetlerinin çok azını kullanabildiklerinden bahsettiği için efsanenin buradan ortaya çıkmış olabileceği düşünülüyor. Bu yanlış anlaşılma tıpta kullanılan MR ve Tomografi gibi görüntüleme teknikleri geliştirilene kadar devam etmiş olabilir.

Çünkü önceden beynimizin büyük bir bölümünü kaplayan Frontal lob gibi bölgelerin ne işe yaradığı anlaşılamıyordu ve bilim insanları bu bölgelerin bir işlevinin olmadığını, beynimizin sadece küçük bir bölümünün işlevsel olduğunu düşünüyorlardı. Ancak günümüzde MR gibi görüntüleme teknikleri sayesinde beynimizin hangi bölgelerinin o an çalışmakta olduğunu anlık olarak görebiliyoruz.

You May Also Like:  Menajerimi Ara 11. Bölüm - Kim Olduğumu Unutacaksın!

Peki beynimizin gerçekte yüzde kaçını kullanıyoruz?

Beynimiz, vücut ağırlığımızın sadece yüzde üçünü oluşturmasına rağmen toplam enerjimizin yaklaşık dörtte birini harcar. Çünkü beynimizde yaklaşık 100 milyar sinir hücresi bulunur ve bunların arasında sayısız bağlantı bulunur, bu bağlantı yollarında iletim elektriksel olarak sağlanır. Eğer bu kadar çok hücrenin hepsi aynı anda çalışırsa beynimiz çok fazla enerjiye ihtiyaç duyacaktır ve vücudumuz bu enerjiyi karşılamakta zorlanacaktır. Yaklaşık 100 milyar sinir hücresinin aynı anda birbiriyle iletişime geçtiğini ve bunun için küçük elektriksel iletimler yaptığını düşünün, korkunç bir enerji tüketimi yaşanırdı.

İşte bu yüzden beynimizin aynı anda tamamı hiçbir zaman çalışmaz, örneğin uyuyorsak beynimizin yürümeyle ya da kitap okumayla ilgili kısmının çalışması gereksiz enerji tüketiminden başka bir şey olmayacaktır. Öte yandan beynimizin kalp atışı ya da nefes alıp vermek gibi istem dışı hayati fonksiyonlarımızı kontrol eden bölgeleri asla durmaz, zaten eğer bir anlığına dursaydı ölmüş olurduk. Beynimiz enerjiyi mümkün olduğu kadar verimli kullanmaya çalışır ve bu sayede herhangi bir anda beynimizin yaklaşık %1 ila %15’i çalışıyor olur. Ancak karıştırmayalım beynimizin %100’ü işlevseldir, sadece her yerin her an çalışmasına gerek yoktur. Ve kötü haber, eğer beynimizin %100’ünü aynı anda çalıştırabilseydik de ışınlanamazdık, sadece vücudumuzdaki enerjiyi çok çabuk harcamamıza neden olurdu.

You May Also Like:  İnsanın dünyanı ən çox təsir etdiyi dövr

Bu durumu kas sistemimize benzetebiliriz, vücudumuzdaki bütün kasları kullanabiliriz, ancak vücudumuzdaki bütün kasları aynı anda kullanmaya kalkarsak çok kısa bir süre içerisinde enerjimiz tükenir. Aynı anda koştuğunuzu, dans ettiğinizi, futbol oynadığınızı ve zıplamaya çalıştığınızı düşünün, böyle bir şey tamamen imkansızdır. Aynı anda iki farklı konu üzerinde düşünmeye çalışın, bu beynimiz için çok fazla enerji harcamak anlamına geldiği için aynı anda sadece tek bir konuda düşünebiliriz.

Aslında beynimizin tüm bölgelerini kullandığımızı anlamanın kolay bir yolu var. Eğer bir kişinin beyni zarar görürse mutlaka zihinsel ya da fiziksel bir işlev kaybı yaşar, hiçbir kaybın yaşanmadığı bir beyin hasarı yoktur. Örneğin beynimizin ön kısmı olan frontal lob, akıl yürütme, soyut düşünme gibi üst düzey bilişsel işlevleri yerine getirirken, Temporal lob konuşma, duyma, hafıza gibi işlevleri yerine getirir.

Kafamızın içinde çok güçlü ve kendini zamanla geliştirebilen bir bilgisayar var. Ayrıca diğer tüm bilgisayarlardan daha verimli çalışıyor, bu harika makineye iyi bakın ve sürekli merak ederek daha da gelişmesini sağlayın.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Deprem Gerçeği ve Yapılması Gerekenler

Atiye Dizisi Aslında Ne?