Bağışıklık sisteminin bağırsak florası bakterileriyle iyi mi başa çıktıklarını araştıran emek harcama beklenmedik sonuçlara ulaştı. Keşfedilen iki molekül, deneysel astım modellerinde belirgin koruyucu etkide bulunmalarına ek olarak herhangi bir akciğer problemininin ağırlığını belirgin şekilde azaltıyor. Her ne kadar bu moleküllerden birisi astım üstüne pozitif yönde tesirleri malum ve beslenme takviyesi formunda ticari ürün olarak satılan bir ürün olsa da, her iki molekülün deneysel hayvan çalışmalarında ölümcül olabilen akciğer hastalığının sağaltımında yararlı olabileceği görülerek, insanlardaki ağır COVID-19 hastalığı içinde kullanılabileceği değerlendirildi.
Araştırmacılar 2021 yılı içinde bu moleküllerden birini astımı mevcut insanlarda klinik emek harcama olarak kontrol etmeyi hedefliyorlar.
Bu günlerde Nature Immunology dergisinde mevzuyla ilgili makalesi piyasaya sürülen Monash Üniversitesi Central Clinical School profesörlerinden Benjamin Marsland’a gore, gelecekte elde edilecek veriler, Monash Üniversitesi araştırmacılarının saptadığı şeklinde, bu moleküllerin astım için koruyucu etkiye haiz olduklarını kanıtlayabilir. Hakkaten de bir literatür araştırması yapıldığında, iki ayrı çocuk çalışmasında, astım mevcut küçüklere nazaran astımı olmayan evlatların kanında bu moleküllerin metabolitlerinin yüksek seviyede saptandığı görülecektir.
Astım, bulaşıcı olmayan hastalıkların en yaygınlarındandır ve dünya genelinde 300 milyon insanı etkilemektedir. 2019’da global astım tedavisi pazarı 18 milyar amerikan dolarının üzerindeydi.
VESKI innovasyon ekibi araştırmacısı Profesör Marsland bağışıklık sistemimizin, bağırsak floramızdaki mikrobiyata üstüne iyi mi müdahale ettiğini anlamaya iş yapmaktadır. ”Bağırsak bakterilerimizin bağışıklık sistemini uyardığı bilinmekle beraber, bağışıklık sistemimizin iyi mi bu bakterileri etkileyebildiği halen anlaşılmaya çalışılmaktadır” diyor.
Bağışıklık sistemi sınırlılığı sebebiyle bir tek antikor tipi oluşturabilen bir fare modelinde, bağırsak florası bakterilerindeki değişiklik araştırmacılarca saptanmıştı. Bu bağırsak bakterileri, düzgüsel bağışıklığa haiz farelere aktarıldığında, hangi bakterinin düzgüsel fare bağışıklık sistemini uyardığı belirlenebildi. Araştırmacılar için büyük bir sürpriz olarak, bu bakterilerce üretilen p-cresol sulfate (PCS), astım üstünde kuvvetli bir koruyucu tesir gösterdi. Araştırmanın en coşku verici neticelerinden biri de bu molekülün, Profesöe Marsland’ın uzmanlık alanı olan astım bağışıklık yanıtına olmasıyla birlikte öteki inflamatuvar hastalıklara da etkili olup olmadığı sorusu oldu.
Araştırmacılar, bakterilerin L-Tyrosine‘i metabolize etmeleriyle PCS oluştuğunu saptadılar. Gıda takviyelerine de eklenen ve eskiden beri malum bir aminoasit olan L-Tyrosine bu bulgudan sonrasında oldukça daha çok dikkat çeker olmuş. ”Farelere L-Tyrosine de PCS de versek belirgin akciğer koruyucu tesir oluştuğunu saptadık. Her iki durumda da PCS barsaktan akciğere geliyor ve akciğer bronş yüzeyindeki epitel hücreleri üstünde allerjik astımdan koruyucu bir tesir sağlıyordu”.
Araştırmacılar bu metabolitin ‘akut solunum yetmezliği sendromu’ ndan da koruyucu bulunduğunu göstermişler. ‘Akut solunum yetmezliği sendromu’ ağır COVID-19 olgularının en yaygın ölüm nedenidir.
Daha ilkin de belirtildiği şeklinde L-Tyrosine gıda katkısı olarak uzun süreden beri malum ve kullanılan bir aminoasit olmakla beraber tedavide kullanımı mevzusunda hızla klinik çalışmalara alınmalıdır, şundan dolayı her hangi zararı olan yan tesiri olmadığı kati olarak bilinmektedir. Profesör Marsland ”L-Tyrosine‘in astım üstüne yararının ve hangi dozda hangi tedavi yöntemiyle kullanılması icap ettiğinin ortaya çıkarılması için en kısa zamanda klinik çalışmalara başlanması ehemmiyet arzetmektedir” diye uyarmakta.
Kaynak: https://www.bizsiziz.com/novel-molecules-to-combat-asthma-and-covid-related-lung-diseases-discovered/
Tercüme: Dr. Gökhan Üçkaya
Astım ve COVID İle İlişkili Akciğer Hastalığına Etkili Yeni Bir Molekül Ortaya çıkarıldı
