in

Ya Frankeştayn, ya yaşam iksiri…

Bir çeşit kesme, yapıştırma ve çoğaltma işlemi…

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar, son birkaç yıldır gündemde olan konular arasında. GDO teknolojisindeki gelişmeler ve bu tür bitkilerin daha yaygın olarak kullanılması ile birlikte GDO’lu ürünler hakkında tartışmalar da yoğunlaştı. GDO’lu ürünler özellikle insan sağlığı ve çevreye etkileri konusunda eleştirilerin merkezine yerleşti. Bir kesim GDO terimini yeni duyarken ve ne anlama geldiğini yeni öğrenirken, kimine göre sağlığa ciddi olumsuz etkiler yapan, kimilerine göre ise, hiçbir olumsuz etkisi olmayan ürünler.

Kısaca GDO
Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar”, kısaca GDO adı veriliyor. Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme, yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor. Aktarılacak gen, önce bulunduğu canlının DNA’sından kesilerek çıkarılıyor. Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile DNA molekülüne yapıştırılıyor.
“Flavr Savr domatesi”
Bizlerin gündemine son yıllarda yerleşmiş olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar aslında yeni bir keşif değil. Bu terim bilim adamlarının genleri DNA’dan ayırarak başka canlıya yerleştirebileceklerini keşfettiklerinde ortaya çıkmıştı. Bir canlıdaki genetik özellikler kopyalanarak, mevcut özellikleri taşımayan başka bir canlıya aktarılıyordu. Böylece özellikle 1980’li yıllardan sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. Ardından 1996 yılında ilk genetiği değiştirilmiş ürün olan ve uzun raf ömrüne sahip “Flavr Savr domatesi” raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi. Bu yöntemle ede edilen bitkiler ilaç ve zararlı maddelere karşı dirençli olması ile avantaj sağlıyor, kimyasal böcek ilaçlarının kullanımını azaltıyordu. Artık genlere yapılan müdahaleler ile bitkilerin lezzet, besleyicilik ya da dayanıklılık gibi özelliklerini geliştirilebiliyor, bunun üstüne bir de istenmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahale edilebiliyordu. Zaman geçtikçe genetiği değiştirilmiş organizmalar aşı ve ilaç yapımında kullanılmaya başlandı ve büyük bir önem taşır hale geldi.
İkiye bölündüler
Fakat bizler yıllar önce de hayatın içinde olan bir uygulamayı tartışmaya daha yeni başladık. GDO kelimesi bazıları için önce domatesi, sonra da olumsuzlukları anlatan bir kelime olarak akıllara yerleşti. Bazıları için ise, hiçbir riski olmayan hatta gün gelecek insanoğlunun yaşamını sürdürmesinin yolu olacak bir uygulama olarak değerlendirildi. İlginç olan o ki, sadece iddialar mevcut… GDO hakkında yapılan deneyler bulunmadığı gibi kesin bir sonuca da varılmış değil. Ancak iddialar son derece önemli ve hayati. Bilim, insanlık için çok önemli olan bu konuda ikiye bölünmüş durumda.
Birçok aşı GDO’dan elde ediliyor
Bir kesim GDO’nun aslında çok önemli ve gerekli, hatta gelecekte insanın yaşamını sürdürmesine olanak sağlayacak bir uygulama olduğu görüşünde. Bu iddiaların belki de en önemli dayanağı günümüzde kullanılan bazı ilaçların GDO ile oluşturulmuş olması. Buna göre, İnsülin geninin domuzlardan alınıp bir bakteriye aktarılmasıyla diyabet hastalarına insülin; Tiroid ve büyüme hormonları genleri, hayvanlardan kesilerek bakterilere aktarılıyor ve hormon eksikliği olan insanlar faydalanabiliyor.
Şekersiz yiyeceklerde kullanılan Aspartame maddesi de GDO’lardan üretiliyor. En önemlisi ise hepatit B aşısı başta olmak üzere birçok aşı GDO’lardan elde ediliyor. Bunun yanında uzmanlara göre GDO’lar dünyada artan gıda ihtiyacın karşılanması konusunda cevap olabilir…
GDO kanser yapıyor
GDO’ların tehlike saçtığını savunan uzmanlara göre, genetiğiyle oynanmış bu ürünler insan sağlığını tehdit ediyor ve insan sağlığı üzerine etkileri konusunda yapılan bir bilimsel araştırma yok. Ürünler alerji, antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşması, organ yetersizliği ve kanser gibi hastalıklara neden oluyor. Uzmanlar bu iddialarını fareler üzerinde yapılan deneylere dayandırarak ortaya koyuyorlar ve bu deneyin sonuçlarına göre hazır gıda maddeleri zararlı. Çünkü hazır gıda maddeleri içinde GDO’lu olduğu bilinen soya kullanılıyor.
Biyoçeşitliliği azaltıyor
Uzmanlara göre, zararlar bununla da sınırlı değil, çünkü gen halkalarındaki değişiklik beslenme zinciri yoluyla diğer parçaları da etkiliyor ve tarımsal biyoçeşitliliği; yani sağlıklı beslenmenin temeli olan gıda çeşitliliğini etkiliyor. Sonuç olarak zararlara karşı dayanıklı olması için genleriyle oynanmış ve verimliliği arttırılmış herhangi bir bitki oluşturmak aslında o türün yok olmasına neden olabiliyor.
Toksik etki
Bunun yanında yapılan bazı araştırmalar GDO’lu patateslerin fareler için toksik etki yaptığını ve bağışıklık sisteminde bozukluklar, viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Sadece verimli ve dayanıklı birkaç ürün yetiştirilmesine yol açan GDO’ların yarattığı en büyük tehlikelerden biri de gen çeşitliliğinin yok olmasıyla birlikte, insanları tek tip gıda almak zorunda bırakıyor olması.
Çok uluslu tohum üreticisi şirketlere bağımlı kılıyor
Bunun yanında GDO’nun ekonomik olarak getirdiği en büyük olumsuzluk ürünlerin patent hakkının alınması ve bunu da tüm dünyada birkaç uluslu şirketin elinde olması olarak görülüyor. Çünkü çiftçi terminatör genlerle kısırlaştırılan tohumları her yıl yeniden almak zorunda kalıyor. Bu da çiftçiyi çok uluslu tohum üreticisi şirketlere bağımlı kılıyor.
Muğlak
Bir tarafta “Frankeştayn Gıda” olarak da nitelenen GDO’lar, bir tarafta artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamanın tek yolu olarak görünen GDO’lar…
Sonuç olarak insanlık, bugün ya doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO’ların çeşitli yollardan yayılarak yeni Frankeştaynlar yaratma tehlikesiyle karşı karşıya ya da ileri de yaşamını sürdürmesinin tek yolu olan uygulamaya karşı haksızlık ediyor.

You May Also Like:  Gebelikte Adet Sancısı Neden Olur ?

GDO tehlikeli mi, değil mi? Bu kararı vermek sizlere kalmış fakat siz bunu düşünürken küçük bir hatırlatma yapmakta yarar var. GDO üretiminin yüzde 99’unu ABD, Arjantin, Kanada ve Çin yapıyor. Sizce bu büyük şirketlerin elde ettikleri kar ne kadar ve bu karlar için insan hayatıyla oynarlar mı?

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bu İki Kelimeyi Hayatınızdan Silin

Ruh ve Bedeni Birleştiren Molekül: Dimetiltriptamin (DMT)