Şeriata göre ölü yüzü kıbleye ve kokunun kaçmasına izin vermeyecek bir derinliğe gömmek gerekir.
Ancak kıyametin dirilişiyle ilgili olarak İslam dünyasının farklı ülkelerinde ve hatta ülkemizin bazı yerlerinde bir kadının boğazına kadar bir kadının mezarının, beline bir erkeğin mezarının kazılmasıyla ilgili bir mesele vardır. Geçmişte bile bu ölçü bastonla yapılıyordu. Hem kefen parçasını hem de mezarın yüksekliğini belirlemek için. Bölgelerimizde bir tür lanet var: “Bastonun uzunluğunu ölçün.”
Şimdi bu farkı farklı şekillerde derinlemesine açıklamaya çalışıyorlar. Bazıları tıbbi açıdan tartışırken, diğerleri bir kadının cenazede görünmesinin mahrem olmadığını savunuyor. Bununla birlikte, Şeriat’ta bu derinlik farkının önemli olmadığını, ancak tavsiye edildiğini belirtmek isterim. Önemli olan ölüleri derinliklere gömmek.
Kadınların ve erkeklerin mahrem olmayan kısımları ve diğerlerinin bakması yasak olan uzuvları vardır. Erkeklerde bu alanlar bel ile diz arasındadır. Kadınlarda ayak bileklerinin altında yüz, eller ve ayaklar hariç tüm kısımlardır. Yani bir kadına mahrem olmayanlar bu uzuvları göremezler.
Kadın erkekten daha derine gömülür, böylece kıyamet gününde dirilip mezarda ayağa kalktığında mahrem olmayan kısımları ve göğsü görünmez. Erkeklerde ise bu alanlar bel altı olarak kabul edildiğinden bu derinliğin bir sebebi yoktur. Tıpkı Hac sırasında olduğu gibi erkekler de ihram denilen ve ağırlıklı olarak bele kadar bir örtüden oluşan bir tür kefen giyerler. Bu farklı mezar kazısı kadınlara saygısızlıktır. Ancak bir kadını daha derine gömmek için tıbbi bir dayanak yoktur.
?>
