in

Güney Amerika’ya Gelen İlk İnsanlar Dalgalar Halinde Göçmüş

Güney Amerika’ya Gelen İlk İnsanlar Dalgalar Halinde Göçmüş

Güneydoğu Brezilya’da bulunan eski insan kafataslarının analizi, Sahra altı Afrika’daki kökenlerimizden on binlerce yıl sonra Amerika kıtasına göçen insanlara dair yeni bilgiler veriyor.

Brezilya’nın Lagoa Santa bölgesinde yapılan araştırmalarda Paleoamerikan döneme ait kafataslarına yapılan incelemeler sonucunda, bazılarının morfolojik açıdan çok farklı olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar, Amerika kıtasına ilk ayak basan insanların, Asya’dan Bering Boğazı’nı geçerek sahil şeridini takip edip Güney Amerika’ya ulaşmaları fikrine ek olarak, birkaç dalga halinde nüfus dağılımı modelini öneriyor.

Science Advances dergisinde yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre, Paleoamerikalıların tek bir ortak soydan gelmediği, morfolojik yapılar incelendiğinde olası farkların ancak farklı bölgesel karakterdeki insan tiplerinin ortak paylaşımı sonucunda ortaya çıkabilecek özellikler taşıdığı görülüyor.

Araştırmacılardan Noreen Von Cramon-Taubadel, “Çağdaş genetik araştırmaların verilerine baktığımızda Güney Amerika için önerinin tek bir göç dalgası ve tüm Güney Amerika yerlilerinin bu tek göç dalgasının soyundan geldiğini söylüyor.” diyor. Ancak araştırmacılar, yeni araştırmalar ve ortaya çıkan sonuçlar sonrasında bu düşüncenin çok da doğru olmadığını, ortaya konulan veriler ele alındığında Güney Amerikalıların en az iki veya daha fazla dalgalar halinde kıtaya gelen erken göç dalgalarının birleşimden oluştuğunu öneriyorlar.

İnsanların Amerika kıtasında ilk nasıl yerleştikleri bilim dünyasında yıllardır devam eden tartışmalı konulardan biri. Bunun yanında Amerika’ya ilk insan göcünün yaklaşık 15.000 yıl önce gerçekleştiği ve kıyı pasifik rotası izlenerek kıtanın bütününe hızla yayılmış olduğu fikri oldukça öne çıkmış durumda.

You May Also Like:  3 Bin Kiloluk Dinozor Yumurtalarını Ezmeden Nasıl Üzerine Oturdu?

Morfoloji ve genetik arasındaki çelişkili verilerin karmaşıklığı, insanların Yeni Dünya’ya ilk girişi konusundaki tartışmaları tetikleyen konular arasında. Ancak von Cramon-Taubadel’in sonuçları önceki morfolojik araştırmalara benzese de; aynı zamanda bu sonuçlara ulaşmada öncü bir yöntem kullanmakta.

Taubadel, “Yaptığımız morfolojik çalışmalar daha öncekilere bezemekle birlikte, daha önce antropolojik ortamda kullanılmamış ekoloji kaynaklı bir yöntem.” diyor.

Geçmiş araştırmalardaki yöntem esasen Paleoamerikan iskeletlerinin morfolojisi ile günümüz Güney Amerikalı insanların morfolojisi arasındaki genel benzerliklere dayanmaktaydı. Varolan verilere uymaya çalışan farklı dalgalara sahip yayılma modelleri de kullanılmıştı.

Ancak Taubadel, Ohio Eyalet Üniversitesi’nden Mark Hubbe ve Tübingen’den Andre Strauss ile birlikte yürütülen çalışmalarda bahsedilen yeni yöntem “Varolan nüfusa teorik bir ağacın dalları olarak bakmakta ve istatistiki verileri kullanarak sınıflandırılmış bu teorik ağaçta morfolojik farkları uygun en doğru yeri bulabilmek için araştırmalar yapmakta. Bu yöntem, önceden belirlenmiş dağılma modellerine ihtiyaç duyulmama avantajına sahip; bunun yerine olası tüm olasılık modellerini göz önüne alabilir.

Von Cramon Taubadel, “Tüm yaşayan insanlar ortak atalara sahiptir ancak ortaya çıkartılan tüm fosiller ortak atalara dair veriler sunamaz. Modern insanların bazı popülasyonları hayatta kalamadı veya şu an yaşayan insanlara marjinal bir katkı yaptı. Bu soyu tükenmiş insanların fosilleri, yaşayanların soylarıyla ilgili ipucu vermez.” diyor.

Taubadel, “Özellikle Amerika ve Avrasya’da bulunan bazı insan fosillerinin, insanlık resminde nerede olduğundan %100 emin olamadığımız örnekleri de mevcut. Geliştirdiğimiz yeni yöntem ile, bu örnekteki gibi fosillerin, insan türleri arasında nereye oturduğunu ve modern insanın soyuna ne ölçüde katkıda bulunduğunu ortaya çıkarmak için kullanabiliriz.” diyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Amerika’nın İlk Şehrinde Kadınlar Önemli Bir Rol Oynuyordu

Rus bilim insanları, nükleer atıkların çevreye zararını önleyebilen bakteri keşfetti