27 Ocak 1959’da Sovyetler Birliği’nde Ural Politeknik Enstitüsü’nden 9 kişilik bir talebe ekibi, Ural Dağları’nın kuzeyine bir bulgu için yola koyuldu; hedefleri Gora Otorten Dağı’na ulaşmaktı. Sadece mahalli Mansice dilinde “Ölüm Dağı” anlamına gelen Kholat Syakhl Dağı’nın dondurucu yamaçlarının hırçınlığı sebebiyle hedeflerine asla ulaşamadı.
Ölümleri fazlaca gizemliydi. Dağcıların ölümü “Dyatlov Geçidi vakası” diye tarihe geçti. Bu esnada talihsiz kaderleriyle ilgili pek fazlaca düşünce ortaya atıldı. Bunlar içinde ürkü tetikleyen ses dalgalarından uzaylılara ve gizli saklı askeri deneylere kadar birçok düşünce yer alıyordu.
Saygı duyulan bilim yayını Nature Communications Earth & Environment’da piyasaya çıkan yeni bir yazı ise ender görülen bir katman çığının görevli bulunduğunu öne sürdü. Yazının yazarlarından Profesör Alexander Puzrin şunları söylemiş oldu:
Normal olarak işin gerçeği, o gece ne işe yaradığını kimse hakkaten bilmiyor. Sadece çığ fikrinin mümkün olduğuna dair kuvvetli sayısal (kantitatif) kanıtlar sunduk.
Tırmanışçıların çadırları 26 Şubat 1959’da tarafındaki eşyaların tümü hala içerdeyken yırtılıp açılmış şekilde bulunmuş oldu. Kar üstündeki ayak izleri ise öğrencilerin ayakkabısız olduklarını, bir tek çorap yada tek bot giydiklerini ve çadırdan uzaklaşırken kaybolduklarını gösteriyordu.
İlk iki ceset 27 Şubat’ta bir sedir ağacının altında ateş kalıntılarıyla beraber bulunmuş oldu. Tırmanışçıların yanıkları vardı ve biri kendi parmak eklemlerini ağzıyla çiğneyerek parçalamıştı, yalnızca iç çamaşırı giyiyorlardı. Kalan üç bedense bu alanla çadır içinde, kampa dönmeye çabaladıklarına işaret eden bir pozisyonda donmuş bulunmuş oldu. Ortalama üç ay sonrasında 4 Mayıs’ta geri kalan son 4 ceset ağaçtan ortalama 75 metre uzaktaki bir hendeğin içinde karın 4 metre altında bulunmuş oldu. İkisinin gözleri, birininse kaşları yoktu ve birinin dili kopmuştu.
Sual şuydu: Bu fazlaca deneyimli tırmanışçılar niçin çadırlarından bu kadar azca donanımla kaçmıştı? Bazıları uzaylıları suçluyordu. İddiaya nazaran vakanın gerçekleştiği zamanlarda gökyüzünde acayip ışıklar görülmüştü ve tırmanışçılardan bazılarının giysileri ışınım izleri taşıyordu. Bu etkenler bazılarının da ölümlerin gizli saklı bir askeri operasyonun ya da KGB operasyonunun sonucu olduğuna inanmasına yol açtı.
Başka fikirler yürütenler ise düşük frekanslı ses dalgaları üreten ve rahatsız edici ruhsal etkilere niçin olabilen bir rüzgar biçimi olan Karman girdaplarının tırmanışçılarda ürkü atağa yol açtığını düşündü. 2014 tarihindeki bir Discovery Channel belgeselinin de aralarında yer almış olduğu başka kaynaklar da mitolojik bir kar canavarının tırmanışçıları öldürdüğünü ileri sürdü. Tırmanışçılardan birinin fotoğraf makinesinde canavara ilişik olduğu varsayılan sadece muhtemelen kar takımlarını giymiş birine ilişik fotoğraf da bu fikrin yayılmasını sağlamış oldu.
Çığ fikri en uzak olasılık görünüyordu bu sebeple bununla çelişen pek fazlaca gösterge mevcuttu. Ilk olarak kurtarma ekibi olayın gerçekleştiği yerde bir çığa dair hiçbir kanıt bulamamıştı ve yamacın açısı bayağı bir çığ için yeterince dik değildi. Tırmanışçıların göğüs ve kafataslarındaki yaralanmalar da tipik çığ kurbanlarında bulunanlarla örtüşmüyordu.
Yazının yazarlarından Profesör Johan Gaume ise, “Önceki araştırmacılar o gece asla kar yağışı yokken bir çığın gecenin ortasında iyi mi tetiklenebileceğini açıklayamamıştı” dedi ve ekledi:
Biz bunu açıklamak için yeni bir fikirle geldik. Kar sürtünmesi ve mahalli topoğrafya verilerini kullanarak, ufak bir katman çığının hafifçe bir eğimde, arkasında fazlaca azca iz bırakarak gerçekleşebileceğini gösterdik.
Bilgisayar simülasyonları yardımıyla, bir kar tabakasının vurmasının, bu dağcılarda gözlemlenenlere benzer yaralanmalara yol açabileceğini gösterdik.
Tırmanışçıların çadırlarını oluşturmak için yamacın bir kısmındaki karı açtığını söyleyen Puzrin, “Bu ilk tetiklemeydi sadece bu tek başına kafi olmazdı” ifadelerini kullandı:
Muhtemelen katabatik rüzgar karı sürükledi ve fazladan yükün yavaşça birikmesine olanak tanıdı. Belirli bir noktada, bir çatlak oluşmuş ve ilerlemiş olabilir. Böylece kar tabakasının kopmasına yol açmıştır.
Kaynak: https://www.indyturk.com
