BBelirli detayları çağırmak için bir mevzusu, amacı ve yöntemi olması gerekir. Tasavvufun çeşitli tasvirlerinden tasavvufun onu bir halo ve terbiye mesleği olarak gösterdiği anlaşılabilir. Tasavvuf devlet bilgisi, öteki informasyon kaal bilgisi, doğrusu kelime bilgisi diyorlar. Hatta bazı insanoğlu okuma ve informasyon mevzusunda zayıf bir anlayışa haizdir, zira bu insanlara bir tür kişilik verir. Mesela Abd’ül-Kaadir Giylani’ye yada Muhyi’d-din İbn-i Arabi’ye atfedilen “Risale-i Gavsiyye” de “Data sahibi benim ilimle hiçbir şey yapması imkansız. Onun bilgisinden ayrıldıktan sonrasında her şeyi yapabiliriz. Bir yol bul.” Bu bakımdan tasavvuf bilimsel desek bile onlar şeklinde sadece ulusal bilim diyebiliriz.
Sufizmin teması, fena alışkanlıklar ve varoluş kanalıyla ruhu düzeltmek, Tanrı’a ulaşmak ve Tanrı’la beraber olmaktır. Gene de ötekiler Sufizmi dört ilkeye dayandırır: 1) Tanrı’yı bilmek, 2) Tanrı’nın adını, niteliklerini ve eylemlerini bilmek ve idrak etmek, 3) ruhu ve kötülüğünü idrak etmek, 4) dünya düzenini idrak etmek ve Onlardan vazgeç.
Tasavvufta informasyon değil, idrak etme, görme ve varoluş ilkeleri vardır. Hacı Bayram-ı Veli bunu bir şiirinde şöyleki anlatmıştır:
Aslı idrak etmek için ziyafet çekin
Bilmek için birini buldu
Onu kabul eden şahıs ol
Sen seni biliyorsun
Sufilerin bu yolu izleyenleri “Sufi, Sufi ve Mustaf” olarak ikiye ayırmasının sebebi budur. Hedefe ulaşan ve hayatta kalan Sophie’dir. Sophie, Sophie bulunduğunu düşünen biridir, sadece aslen bu seviyeye ulaşmamıştır. Mustasf, onları öykünmek eden bir kişidir, sadece gerçek bir şahıs değildir. İşte bundan dolayı Luvim, “Sufiler ellerinden geleni yapacaklar; eğer bunu yapamazsanız lütfen Sufilerin sanrı ve kuruntularıyla uğraşmayın.”
Tasavvufun yönteminin eğitimle değil hedeflerimize ulaşmamız bulunduğunu söyleyebiliriz, bu kabul edebileceğimiz devlet bilgisi ya da bir varoluş biçimidir. Sufiler, olgun bir insanı kendi yollarından takip etmekten başka çareleri olmadığını söylüyorlar.