Kan sizi akraba yapar, sadakat ise aile.
Sana yeleğim kadar değer vereceğime ve seni Harley’im kadar süreceğime söz veriyorum.
Nefret etmemek o kadar zor ki…
Eski bir söz vardır “Seni öldürmeyen şey, güçlü kılar.“
Ne zaman doğru yöne gittiğimi düşünsem, kendimi bundan daha kötüsü olamaz diye düşünürken buluyorum.
Yıldızların ateş olduğundan şüphe etsen de, Güneşin döndüğünden şüphe etsen de, Gerçeğin yalan olduğundan şüphe etsen de, Asla sevgimden şüphe etme.
Ben buyum, değişemem.
Bizler sadece olmamız gereken kişiyle olduğumuzda daha iyi insanlar oluyoruz.
Elimde sadece dikkat dağınıklığı ve pişmanlık var.
Eski bir söz der ki “Seni öldürmeyen şey, güçlü kılar.” Bence seni öldürmeye çalışan şeyler, seni mutsuz ve üzgün kılar. Asıl güç ise sevdiklerinden gelir. Ailenden, arkadaşlarından, sıkı çalışmanın doyumundan. Seni bütün tutan şeyler bunlar.
Anarşizm; insan iradesinin özgürlüğü ve inancın hakimiyeti. İnsan vücudunun somut şeylerden ayrılıp özgürlüğüne kavuşması. Zincirlere ve hükümetin baskılarına karşı özgürlük. Bireylerin özgürce bir araya gelmesinden oluşan toplumsal düzen.
Duyguların ‘şimdi’ diyorsa, aklın ‘sonra’ demeli.
Fark ettim ki dibe doğru inen umutsuzluk sarmalımda, gerçekte koca bir deliğe düşüyordum. Delik, temel insan erdemlerinin bendeki yoksunluğuyla yaratılmıştı. En belirgini, bağışlamaktı. Eğer biri bana yanlış yaparsa -kulüpten olsun ya da olmasın- bunu telafi etmeliydi. Parayla ya da kanla. Diğer yanağı dönmek yoktu. İlişkiler, kar-zarar muhasebesine döndüğünde, arkadaşların, sevdiklerin kalmıyor. Sadece artı ve eksiler kalıyor. Tamamıyla yalnızsın.
Yaşlandıkça bilgeliğin yaşla ilgisi olmadığını öğrendim. Yaş sadece yorgunluk getirir. Şu anda otuz sene önce olduğumdan daha zeki değilim. Yalanları karıştırmaktan ve korkuları saklamaktan yorulmuşum zaman geçtikçe. Kendimi tanıyor olmam düşüncesizse yaptığım şeyleri gizlemez. Ya da bizi yoran şeyleri.
Einstein’ın da dediği gibi birazcık zeki olan herkes işleri daha büyük, daha karmaşık ve daha zorlu hale getirebilir. Ama bir şeyi aksi yöne çevirebilmek için bir dahinin dokunuşu ve büyük bir cesaret gereklidir.
Gerçek özgürlük, fedakarlığı ve acı çekmeyi gerektirir. Çoğu insan özgürlüğü sadece istediğini zanneder. Aslında, toplumsal düzenin esaretini, katı kuralları ve materyalizmi arzularlar. İnsanların gerçekten istediği tek özgürlük, kendi rahatları için olan özgürlüktür.