Maddenin Bilinci Olabilir
“Benim farkındalığım ile senin farkındalığın neden birbirinden farklı? Her birimiz kendi deneyimlerimizi bilirken dünyanın geri kalanı hakkında nasıl bilgi sahibi oluruz? Neden bazı şeyler bilinçlidir?” vb.
Bu sorular, antik ‘zihin-beden problemi’ne dayanır. Burada asıl üzerinde durulan nokta ise zihin ve beden arasındaki ilişkinin ne olduğudur. Bu sorunun cevabı ise binlerce yıldır netliğe kavuşamadı.
Zihin-beden problemi, filozof David Chalmers’in sayesinde yeniden popüler oldu.
California Üniversitesi psikoloji profesörü Jonathan Schooler ve Chalmers bu problemi anlayabilmek için “rezonans bilinci kuramı”nı geliştirdi.
Bu kurama göre; rezonans (senkronize edilmiş titreşimler), sadece insan bilincinde değil hayvan bilincinden fiziksel gerçekliğe kadar her şeyin merkezidir.
Bu noktada hep beraber bağırabiliriz: Tüm titreşimler, dostum!
Titreşimler Hakkında Her Şey
Evrenimizdeki her şey sürekli hareket halindedir yani titreşir. Durağan görünen nesneler bile çeşitli frekanslarda titreşir, salınım yapar. Sonuç olarak her ölçekte, her şey titreşir.
Ve dikkat! Farklı titreşimlere sahip ‘şey’ler bir araya geldiğinde bazen ilginç şeyler oluyor. Bazen aynı frekansta, birlikte titreşmek için gizemli bir şekilde ‘senkronize’ oluyorlar. Buna “kendiliğinden örgütlenme” denir.
Matematikçi Steven Strogatz, 2003 tarihli “Senkronize: Evren, Doğa ve Günlük Yaşamda Kaostan Nasıl Oluşur?” kitabında senkronize kavramını incelemek için fizik, biyoloji, kimya ve nörobilimden çeşitli örnekler sunar: Ateş böcekleri, hala biraz mistik görünebilecek şekilde, senkronize olarak yanıp sönmeye başlarlar. Lazerler, aynı güç ve frekanstaki fotonlar senkronize olduğunda üretilir. Ay, Dünya’nın etrafındaki yörüngesiyle tam olarak senkronize olduğundan hep aynı yüzünü görürüz. Dolayısıyla rezonansı incelemek, bilincin doğasını ve evreni anlamamızı sağlar.
Beynini Senkronize Et
Nörobilimciler de araştırmalarında senkronizasyonu tespit etti. İnsan beyninde ölçülebilir frekanslarda büyük ölçekli nöron ateşlemesi tespit edilirken memeli bilincinde çeşitli türlerde nöronal senkronizasyon olduğu düşünülüyor.
Örneğin Alman nörofizyolog Pascal Fries, beyindeki farklı elektriksel şekiller ile insan bilinci türlerini üretmenin yöntemlerini araştırdı.
Gama, beta ve teta dalgaları bu çalışma için önemlidir. Bunlar, kafatasının dış tarafına yerleştirilen elektrotlarla ölçülen, beyindeki elektriksel titreşimlerin hızını ifade eder.
Nöron grupları, birbirleriyle iletişim kurmak için elektrokimyasal dürtüleri kullanır ve bu titreşimleri üretir.
Gama dalgaları meditasyon ve odaklanmış bilinç gibi büyük ölçekli koordinasyon faaliyetleriyle ilişkilidir. Maksimum beyin aktivitesi veya uyarılma ile beta, gevşeme ve hayal kurmada ise teta ilişkilidir.
Fries’e göre bu üç dalga türü, çeşitli insan bilinci türlerini üretmek için birlikte çalışır. Fakat elektriksel beyin dalgaları ve bilinç arasındaki kesin ilişki hala net olmadığı için bu alanda daha çok çalışma yapmaya ihtiyacımız var.
Fries, “Uyumluluk yoluyla iletişim” kavramına odaklanmış durumda. Onun için her şey nöronal senkronizasyon hakkındadır. Çünkü senkronizasyon, paylaşılan elektriksel titreşim hızları açısından nöronlar arasında sorunsuz iletişim sağlar.
Rezonans Bilinç Teorisi
Rezonans teorisi; sadece insan ve memeli bilincini değil bilincin kendisini de açıklamaya çalışır.
Canlılardan gözlenebilen davranışlara kadar nasıl bir bilinç hali mevcutsa bizi çevreleyen varlıkların elektronlarından atomlarına, moleküllerinden bakterilerine kadar her şeyin de (biraz da olsa) bilinçli olabileceği iddia ediliyor.
Bu fikir, ilk aşamada biraz garip gelebilir. Ancak panpsişizm, bilincin doğasıyla ilgili olarak söylediklerinde giderek daha çok kabul görüyor.
Panpsişizm, sadece insanların ve canlıların değil, aynı zamanda var olan her şeyin bir bilince (en azından ilkel anlamda) sahip olduğunu savunur.
Ancak evrendeki çeşitli madde türlerinde bilinç oldukça ilkeldir. Örneğin bir elektron veya atom, sadece küçük bir bilinç seviyesine sahiptir. Ancak maddenin birbirine bağlanması ve çoğalmasıyla bu bilinç artar.
Rezonans bilinç teorisi, nörobilimin yanı sıra nörobiyoloji, biyofizik ve zihin felsefesini içeren birleşik bir çerçeve sağlamaya çalışır.
Biyolojik organizmalar hem elektriksel hem de elektrokimyasal olarak, çeşitli biyofiziksel yolla, bilgi alışverişi yapabilir. Biyolojik olmayan yapılar ise, çok daha yavaş ve az olmasına rağmen, sadece ısı/termal kullanarak bilgi alışverişi yapar.
Mevcut ses yayan dalgaların hızı, her bilinçli varlığın boyutunu belirleyen sınırlayıcı bir faktördür. Özellikle paylaşılan rezonans daha fazla bileşene genişledikçe yeni oluşan bilinç daha büyük ve karmaşık olur.
Dolayısıyla gama senkronizasyonuna ulaşan insan beyninden paylaşılan rezonans, daha çok sayıda nöron bağlantısı içerir.
Peki, ateş böcekleri daha yüksek bir grup bilincine sahip olabilir mi? Muhtemelen hayır. Ancak bu görüngüyü herhangi bir zeka ya da bilince başvurmadan da açıklayabiliriz.
Ancak biyolojik yapılarda, doğru bilgi yollarına ve işlem gücüne sahip olmakla birlikte, kendi kendini örgütleme vb. çoğunlukla daha büyük ölçekli bilinçli varlıklar üretebilir.
Kaynak: http://www.bizsiziz.com/consciousness-might-be-a-result-of-basic-physics-say-researchers/
Çeviri: Tuğba AYDIN