in ,

Kozmik Birer Canavar Olan Kara Delikler

Kozmik Birer Canavar Olan Kara Delikler
Kara Delik

Durup düşündüğümüzde hepimizin evrenin büyüklüğüne akıl sır erdiremediğimiz zamanları olmuştur elbet. Böylesine uçsuz bucaksız olan evrenin bir merkezi var mıdır acaba? İnsan inancından ötürü evet cevabını veriyor bu soruya, ne de olsa Dünya’mızı ele aldığımız zaman, merkezini yerküre içindeki en sıcak ve koşulları en şiddetli kısmı olarak belirledik bunca zaman. Güneş sistemimizin merkezini de aynı mantık üzerinden işledik hep, merkez rolü her daim Güneş’indi. Tabii, bu yaklaşımımızı doğrulayan bir kanıt bulunmamaktadır henüz. Ama acaba aynı yaklaşımı, gökadalar için de yapabilme imkânımız var mıdır sorusu kafalarımızda yer etmiyor değildir sanırım. Üstelik mantık dışı olan hiçbir noktası da bulunmuyor.

Gelgelelim kara deliklere, en basit tanımıyla uzayda bulunan ve ışığın dahi kaçmayı başaramadığı çok çok güçlü çekim gücüne sahip kozmik gökcisimleri olarak biliyoruz onları. Çoğu zaman kozmik canavar unvanını da layık gördüğümüz durumlar olmuştur. Bunun nedenini ise size şu şekilde açıklamam mümkün, biliyorsunuz ki uzay boşluğunda akıl almaz hızda ilerleyen sayamayacağımız çoklukta gök cismi mevcuttur. 2015 yılında bir cisim, evrenin bilinen en hızlı cismi unvanına layık görüldü. Adı S2’ydi. Öyle ki bilim insanları bu cismin saatte yaklaşık 17,7 milyon kilometre hızla hareket edebildiği tahmininde bulundular. İşte bu noktada, kara deliklere neden kozmik canavar ismini layık gördüğümüzü açıkladığımız yerdeyiz. Bu canavar, böylesine hızda bir cismi bile yakınında tutacak kütle çekim gücüne sahip de ondan. Bunun ne kadar mucievi bir güç olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

İzin verin bu örneği kafanızda somutlaştırayım. Öylesine şimşek hızındaki bir cismi yörüngesinden sapmasını önleyecek bir kütle çekim alanına sahip olmak demek, 4 milyon Güneş kütlesinden bile fazlasına alana sahip olması gerektiği anlamına geliyor. Ancak S2’nin yörüngesinde bu büyüklükte bir kütle çekim alanına sahip hiçbir yıldız gözükmüyordu. En azından bizim imkânlarımız bunu görebilecek nitelikte değildi. Ya da yanlış bir şeyi aramaktaydık. Yoğunlaşmamız gereken çevresindeki yıldızlar değil, sadece özel X ışınlarını algılayabilen bir teleskopla görülebilen, enerjik ışın patlamalarıydı. Bu da S2’yi tutabilecek yetenekteki kozmik gök cismimizin, nam-ı diğer canavarımızın bir kara delik olduğu anlamına geliyordu. Hem de en süper kütlelisinden.

You May Also Like:  Bilim insanları Ay toprağında bitki yetiştirdi!
Kara delik nedir?

Dünyamızdan yapılan gözlemlerle kara delikler hakkında bilgi edinebilmek oldukça zor olan araştırma süreçlerini kapsamaktadır. Çünkü kara delikler ve gezegenimiz arasında bulunan tozlar ve gazlar, kara deliklerin çevrelerini gizlemekte oldukça başarılı olan paravan görevini üstleniyorlar. Tüm bunlara rağmen elimizde bulunan bilgiler ışığında, kara delikleri bir nebze olsun anlamamız mümkün kılınabiliyor.

Süper kütleli kara delikler en büyük kara delikler olarak adlandırılırlar. Bunlar gibi adlandırılan iki karadelik tipi daha mevcuttur. Bunlardan biri en yaygın tip olarak bilinen yıldızsaldır. Ortanca büyüklükteki kara deliklere verilen isimdir. Samanyolu galaksimize göz attığınızda düzinelercesini görme imkânı bulabilirsiniz. En küçükleri ise ilksel kara delikler olarak adlandırılırlar. Bilim insanlarının söylemleri, atom kadar küçük ancak haddinden fazla büyük kütleye sahip oldukları yönünde.

Süper kütleli kara delikler üstüne biraz daha konuşmak istiyorum. İlk paragrafta kurduğumuz merkez mantığını gök adalar için uygulama şansımız var mıdır sorusunu hatırlayalım. Bilimsel delillerin bir incelemesini yaptığımız zaman Samanyolu Galaksimizin merkezinde bir süper kütleli kara delik olduğu bilinmektedir. Bu süper kütleli kara deliği, Sagittarious A olarak isimlendiriyorlar. Ve az önce belirttiğimiz gibi 4 milyon tane Güneş kütlesi büyüklüğünde kütleye sahip. Çapı ise yaklaşık bir Güneş büyüklüğüne yakın olan, sahip olduğu kütleye oranla küçük sayılabilecek bir hacme sahip olan muazzam bir kozmik gök cismi. Bu bilgiler dâhilinde, kara deliklerin varlıkları ve oldukları canavar halinden etkilenmemek elde değil.

Peki, bu gök cisimlerinin bu etkileyici formlarına bürünmeden önce hangi olaylar birbirini takip etmiştir? Kara deliklerin oluşmasına vesile olan olaylar nelerdir?

Kara delik nasıl oluşur?

Yıldızlar da bir gün hayattaki görevlerinin tamamlanmasının ardından, sönerek yaşamlarına veda ederler. Sönen yıldızlar ise arkalarında gaz ve toz bulutları bırakırlar. Arkalarında bırakmış oldukları bu izler ise yeni yaşam döngüsünde, yeni amaçlara hizmet ederek kendilerine yer bulurlar. Tıpkı bundan çok çok yıllar önce yaşanmış olan büyük patlamanın ardından oluşan, etrafa saçılan toz ve gaz bulutlarının yeni yaşam fonksiyonlarına hizmet etmesi gibi.

You May Also Like:  Çin ile ABD arasında uzay savaşı! Mars'a ilk kim gidecek?

Farklı bir bakış açısıyla birbirini tekrarı olan bu olayların, romantizme güzel bir örnek olarak hizmet ettiği gibi bir yaklaşımda bulunmak da yanlış olmayacaktır. Bir yıldız söner, Dünya’mıza yaşam verebilmek için. Dünya ise yaşam bulur, sönen yıldızın toz ve gaz bulutlarının kollarında. Ve bunun gibi milyonlarca döngü, yaşamın var olduğu evren üzerinde birbirini izleyecektir. Milyonlarca farklı yıldız, milyonlarca farklı dünyaya yaşam verebilmek amacıyla sönmeye razı gelecektir.

Kütle çekimin de etkisiyle kendi içine çökerek sönmeye başlayan yıldızların, etrafındaki elektronlar da haliyle birbirine oldukça yaklaşır. Bu da atomlar arasında olan birbirini itme kuvvetini meydana getirir. Bu itiş kuvvetinin de kütle çekimine galip gelmesi, yıldızın patlamasına neden olur. Bu patlama süpernova olarak da adlandırılır. Ve bu olayın ardından daha önce de bahsettiğimiz gibi yayılan toz ve gaz bulutlarıyla izler bırakması, sürekli olarak devam edecek olan bu olayların yaşanmasına sebebiyet verir.

İşte bazı durumlarda da patlayan yıldızın ardında çekirdek içine sıkışmış bir madde kalır. Bunlar da farklı sınıflarda yıldızların oluşmasına neden olurken, içine çöken yıldızın kütlesinin belirli bir sınırın üzerinde kalmasıyla, bahsettiğimiz bu canavarlar oluşur, kara delikler. Kütlelerinin belirli bir sınırın üzerinde kalması da zamanın bükülmesine sebebiyet veren asıl olayımızdır.

Bunun kafanızda havada kalan bir anlatım olmasını istemem. Bu nedenle Chtistophe Galfard’ın bu konu üzerine olan bir örneklemesinin yardımının dokunacağını düşünüyorum. Bir strafor düşünün. Üzerine oval bir maddeyle şeklini hafiften bozacak şekilde bastırdığınızı hayal edin. Strafor üzerindeki düzlükte yarım yuvarlak şeklinde bir çukur elde ettiyseniz örnekleme amacına ulaşmak üzere demektir. Strafor üzerinde sabunu hafiften gezdirip kaygan bir zemin elde etmiş olduğumuzu varsayalım. Şimdi sıra son dokunuşta, bir karıncanın zemin üzerinde oluşturduğumuz kaygan çukurda yürümeye çalıştığını hayal edelim. Yuvarlak arasında kayıp gidecektir. İşte kara deliklerin uzay-zaman dokusunda yarattığı oluşum da buna benzer niteliktedir.

You May Also Like:  NASA Mars üzerinde kurumuş vaha keşfetti
Kara delik kütle çekim

Kara deliklerin uzay-zaman dokusunda yaratmış olduğu bükülmenin bu denli büyük ve hissedilebilir olmasının sebebi ise tüm bunlardan anlaşılacağı üzere kuşkusuz ki yoğunluğudur. Bahsettiğimiz üzere, akıl almaz hızdaki cisimleri dahi içine çekebilmesi için sahip olması gereken kütle çekim alanı, Güneş’ten milyonlarca hatta milyarlarca kat büyük olmalıdır. Fakat kara delikler üzerine yaptığımız incelemeler dikkate alındığında durumun bunun tam tersi olduğu yönünde saptamalarda bulunuyoruz. Bu denli dudak uçuklatacak derecede büyük kütlenin hepsini, sahip olduğu çok küçük olan hacme sığdırabiliyor. Sahip olduğu bu oluşum sayesinde de muazzam bir yoğunluk elde ediyor. Bu da uzay-zaman kavramındaki kütle çekim kuyusu da denen, ışığın dahi kaçmasının mümkün olamadığı bükülmeyi meydana getiriyor. Kuyunun derinleşmesi o kadar hızlı meydana gelir ki, ışığın bu çekim kuvvetinden kaçmasını imkânsız kılar. Işığın kaçmasının engellendiği, zaman zaman kara deliğin çapından çokça büyük olabilen bölgenin sınırına ise olay ufku adı verilir.

Kütle çekim kuyusu öylesine büyüktür ki, oraya alınan biletler hep tek yönlü gidişlerdir. Oraya yapılan seyahatler, geri dönüşün asla mümkün kılınamadığı uzun yolculuklar gibidir. Bu nedenle renkleri de adları gibi karadır. Kara delik olmalarının sebebiyeti budur. Kara deliklere ulaşan ışıklar geri yansımaz. Kuyunun derinliğinden ötürü, ışık, kara deliğin ufkundan dışarı çıkamaz. Bundandır kara deliklere bakıldığında, göze yansıyan ışığın olmaması ve algılanan her bir noktanın siyah gözükmesi. Ve yine bu yüzdendir ki kara delikler, kozmik birer canavar unvanına layık görülmüştür…

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Kaliteli Bir Hayat Nasıl Yaşanır?

Kaliteli Bir Hayat Nasıl Yaşanır?

Arı Poleni Nedir, Bileşenleri, Dozajı ve Kullanım Bilgileri Nelerdir?

Arı Poleni Nedir, Bileşenleri, Dozajı ve Kullanım Bilgileri Nelerdir?