in

Isı Değişimi 2 Derece Değiştiğinde Gezegenimizi Nasıl Değiştirir?

Isı Değişimi 2 Derece Değiştiğinde Gezegenimizi Nasıl Değiştirir?

Sahara’nın yakıcı çöllerinden Antarktika’nın dondurucu sırtlarına kadar, Dünya birçok iklime ev sahipliği yapar. Bütün bu çeşitliliği düşününce, neden Dünya genelindeki sıcaklığın yalnızca 1.5 ya da 2 santigrat derece yükselmesi bilim insanlarını alarma geçiriyor olabilir?

Her ne kadar garip gelse de, bütün bir gezegenin sıcaklığının yalnızca birkaç santigrat derece yükselmesinin oldukça önemli sonuçları olacaktır.

Şu anda Dünya, sanayi öncesi zamanlara göre yaklaşık 1.2 santigrat derece daha sıcak. 2016 yılında 144 ülkenin katılım sağladığı Paris Anlaşması duyurusuna göre, Dünya sıcaklık artışı limiti bu yüzyıl içerisinde 1.5 santigrat derece olmalı. Bu limit, daha önce belirlenen 2 santigrat derecelik limite göre daha sıkı bir tedbir.

Bu sayıların daha da anlamlı olması için, somut örneklerle devam edebiliriz. Yaklaşık olarak 5 santigrat derecelik fark, şimdinin modern dünyası ile yaklaşık 15,000 yıl önce sona eren son buzul çağını birbirinden ayırıyor. Son buzul çağı sırasında, deniz seviyesi şimdikine kıyasla yaklaşık 106 metre daha aşağıdaydı. Çünkü oldukça yüksek miktarlarda su, kutup buzullarında muhafaza ediliyordu. Buzul çağı sırasında, Dünya’nın yaklaşık %32’si buz ile kaplıydı ve şimdi bu rakam yaklaşık %10’lar seviyesinde.

Dünya’nın iklimi biz müdahil olmasak da değişecek. Son buzul çağı da bunun en güzel örneklerinden bir tanesi. Fakat, sera gazı olan karbondioksitin atmosfere doldurulması ile bu değişimin hızı artıyor. Bilim insanlarını kaygılandıran da bu. Dahası, küresel ısınma yalnızca sıcaklıkları artırmakla kalmıyor aynı zamanda besinleri, enerji akışını, barınmayı ve insan sağlığını tehdit ediyor. Bütün bu alanları teker teker detaylandırarak konumuza devam edelim.

You May Also Like:  Midemizin Gizli Sakini Helicobacter pylori

Küresel Isınma ve Besin Tehdidi

İklim değişikliğinin, besin sağlayan ekosistemi etkilediği aşikar. Yani bizim ve diğer bütün canlıların beslenmelerinin ve gıdalarının güvenliği, bu ekosistemin güvenliği ile bağlantılı.

Okyanusları ele alalım. Dünya genelindeki insanların protein ihtiyaçlarının yaklaşık %20’si okyanuslardan sağlanır. Fakat, okyanusların asitliğinin küresel ısınma dolayısıyla artması bu durumu zora sokacak. Okyanusların dengesinin bozulması ile istiridye, yengeç ve mercan da dahil olmak üzere binlerce tür için koruma kabuklarını oluşturmayı zorlaşıyor ve canlı hayvanların beslenme ağı bozuluyor.

NASA verilerine göre, karada gerçekleşen 2 santigrat derecelik artış, su açığını neredeyse 2 katına çıkartacak ve bu durum da buğday ve mısır hasadını azaltacak.

Kuzey enlemlerinde, soya ve buğday yetiştiriciliğinde geçici bir artış görebiliriz. NASA’ya göre bu durum bir parça artan karbondioksitin bitkilerin büyümesine yardımcı olmasından, bir parça da artan sıcaklıklardan kaynaklanıyor. Fakat, yine NASA verilerine göre 2 santigrat derecelik artışla bu avantaj soya için neredeyse ve buğday için de tamamen kayboluyor.

Bu bitkiler çiçek açtığında sıcaklıklar çok yüksek olursa, büyümeleri bodurlaşabiliyor. Bu durumun sonuçları oldukça ağır çünkü gıda hasadının azalmasına ya da yenebilir gıda hasadının elde edilememesine yol açabiliyor.

Ayrıca küresel ısınma ve bağlantılı olarak yaşanacak su kıtlığı sonrası nehir kenarlarına kurulu verimli tarım arazileri her geçen gün azalmaya devam edecek. Bu durum da küresel ölçekte tarımın ve hayvancılığın zarar göreceği anlamına geliyor.

You May Also Like:  Bu kan grubuna sahip olanlar daha dikkatli ve temkinli olmalıdır. ÖNEMLİ BİR NEDEN

Yukarıda bahsettiğimiz ve bahsedemediğimiz küresel ısınma bağlantılı faktöreleri göz önüne alınca ve şu anda bile Dünya genelinde yaşanan gıda problemlerini düşününce, 2 derecelik artışın yaratacağı kıtlığı tahmin etmek pek de güç değil.

Küresel Isınma ve Barınma Tehdidi

Felaket tellallığı olarak algılayabilirsiniz fakat küresel ısınma ile insanların yaşam alanlarında büyük değişimler meydana gelecek. Sıcaklık artışları ile tetiklenen buzulların erime ve bu duruma karşılık gelecek deniz seviyesi artışı şehirleri yok edecek. Dünya popülasyonunun yaklaşık %40’ı deniz kenarına 100 kilometre veya daha az mesafede yaşıyor. Yani yaşam alanı tehlikede olan yaklaşık olarak 3 milyar insan var.

1901 ile 1990 yılları arasında, yıllık deniz seviyesi artışı yaklaşık 1.2 milimetreydi. Fakat 2015 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, 1993 ile 2010 yılları arasında bu rakam yıllık 3 milimetreye kadar yükseldi. Bu artış hızının 7 yılda 2 katına çıkması, karşımızda duran tehlikenin ne kadar büyük olduğunun göstergesi.

Küresel Isınma ve Enerji Tehdidi

Dünya genelinde hala yenilenebilir enerji kaynaklarına yeterli yatırım yapılmış değil ve elektrikte hala hidroelektrik santrallerine bağımlıyız. Türkiye’nin durumu da Dünya genelinden pek farklı değil. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi’nin 2012 yılı verilerine göre, kurulu elektrik üretim tesislerimizin güç üretiminde en büyük pay %34.38 ile hidroelektrik santrallerinin. Yani Türkiye olarak elektrik üretimimizde su akışına bağımlıyız. Küresel ısınmanın etkileyeceği su döngüsü sonrası, uzun vadede elektrik üretiminde ciddi sorunlar yaşamamız muhtemel. Yenilenebilir enerji verilerimizi merak edenler için bir not; elektrik kurulu gücümüzde rüzgar enerjisinin payı %3.96

You May Also Like:  Telefonun kölesi olmayın

Küresel Isınma ve Sağlık Tehdidi

Sıcaklık artışı ve değişen yağmur düzenleri, Laym hastalığı ve sıtma gibi başka bir organizmadan ya da hayvandan insanlara taşınan vektör aracılı enfeksiyonlarla bağlantılı.

Her ne kadar bu hastalıklar belirli bir bölgede yok edilse de, iklim değişikliği ile bağlantılı hava değişiklikleri bu vektör aracılı enfeksiyonların yeni bölgelere taşınmasına yol açabilir.

Dahası, Orta Doğu ve Amerika’nın batısı gibi küresel ölçekte birçok bölge yüksek sıcaklıklardan dolayı yaşanamaz hale gelebilir.

Bu durumun nedeni açıklayalım. Nem genellikle ısı endeksi ile artar. Eğer her ikisi de yüksek olurse, insan vücudu kendisini soğutmak için terini buharlaştıramaz. Eğer terleme yapamıyorsanız, nihayetinde sonu ölüm olacaktır. Bütün bu riskler ve dahası çok uzakta değil. Dünya’nın 15 yıl içerisinde (2032 ila 2039 yılları arasında) 1.5 santigrat derecelik dönüm noktasını geçeceği tahmin ediliyor. Ayrıca, 2050 ila 2100 yılları arasında, 2 santigrat derece sınırını da aşması bekleniyor.

Eğer hemen tedbir alınmazsa, bütün bu senaryolarla daha da erken karşılaşabiliriz. Çünkü geçtiğimiz 8.000 yıl içerisinde, sıcaklıkların bu kadar hızlı arttığı görülmemişti.

Kaynak:https://bilimfili.com/2-derecelik-isinma-gezegenimizi-nasil-degistirir/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Homo Türünün İlk Evrimi Açık ve Kurak Bir Ortamda Başladı

Alkolün etkisi gündüz başka gece başka