Grip Bağışıklığı Enfeksiyon ve Aşılamadan Sonra Antikor Kalitesini…

Bilim insanları tarafından yapılan yeni araştırma; bir kişinin başlıca burun, boğaz, bronşlar ve bazen akciğerleri etkileyen, hafif veya ağır bir seyir gösterebilen, bulaşıcı viral bir hastalık olan influenza virüslerine karşı antikor yanıtının, dramatik bir şekilde önceden var olan bağışıklıkları ile şekillendiğini ve bu yanıtın kalitesinin, aşılanmış veya doğal olarak enfekte olan kişilerde farklılık gösterdiğini öne sürüyor. Elde ettikleri sonuçlar, en koruyucu bağışıklık tepkisini tetiklemek için yıllık grip aşısı yaptırmanın önemini vurgulamaktadır.

Araştırmacılar, hem influenza enfeksiyonlarından hem de influenza aşılarından sonra uyarılan ilk antikorların çoğunun eski B hücrelerinden (antikor salgılayan bir tür beyaz kan hücresi) geldiğini buldular, bu da bağışıklık sisteminin hafızasının, viral bir enfeksiyon üzerinde vücudun erken dönemde nasıl tepki verdiğinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor.Bu antikorlar, bir bireyin çocukluğunda dolaşan bir bakteri veya virüsün farklı alt türlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan grupları diye adlandırılan ‘influenza suşlarına’ karşı, daha yeni suşlara kıyasla daha yüksek reaktivite sergiledi.

Science Translational Drugs dergisinde 10 Aralık 2020’de yayınlanan çalışma, evrensel bir grip aşısı üzerinde çalışanlara, önceden var olan bağışıklığın, enfeksiyon ve aşılamadan sonra nötralize edici ve nötrleştirici olmayan antikorların gelişimini ve performansını nasıl etkilediğini daha iyi anlamalarını sağlıyor. Etkili herhangi bir evrensel grip aşısı, influenza virüsünün zamanla mutasyona uğramayan ve antikorların, enfeksiyonu önlemek için hedef alabilecek “korunmuş” kısımlarını tanımlayan bilim insanlarına bağlı olacaktır.

Çalışmanın ilk yazarlarından Haley Dugan, “En ilginç olanı, influenza ile aktif olarak hasta olan kişilerin, baskın olarak virüsün değişmeyen kısımlarını hedefleyen eski antikorlara sahip olduğunu ancak bu antikorların özellikle nötrleştirici olmayan bölgeleri hedeflediğini bulduk.” dedi. “Bu aynı antikorları farelerde check ettiğimizde, onları gripten koruyamadılar.”

Buna karşılık araştırmacılar, grip aşılarının, virüsün korunmuş ancak nötralize edici bölgelerini hedefleme eğiliminde olan antikorları artırdığını buldular. Bu, aşıların daha koruyucu yanıtlar sağlamak için önceden var olan bağışıklığa dayanabileceğini düşündürüyor. Aşılanan bireyler ayrıca virüs üzerindeki yeni ve mutasyona uğramış bölgeleri hedefleyen birçok antikor üretti, bu da aşıyla indüklenen(uyarma) bu antikorların daha uyarlanabilir olduğunu düşündürdü.

Bağışıklık sistemi belleği, daha önce karşılaşılan patojenlere hızlı ve özel bir yanıt sağlar. Aşılar, bağışıklık sistemini az miktarda virüse maruz bırakarak çalışır ve bu da B hücrelerinin virüse biyolojik bir hafıza geliştirmesine neden olur. Vücut daha sonra aynı virüsle karşılaşırsa, bağışıklık sistemi virüse saldırıp ortadan kaldırması için uyarılır.

Ancak korunmak için, enfekte edici suşun viral proteinleri, tipik olarak aşıda kullanılan suşunkilerle eşleşmelidir. Hafıza B hücreleri, kilitlere – viral proteinlere- uyan ve bağlanan anahtarlar gibidir. Bu hafıza B hücreleri, on yıllarca hayatta kalabilir ve gelecekteki enfeksiyonlara karşı uzun süreli koruma sağlar. Ancak virüs mutasyona uğrarsa ve önemli ölçüde farklıysa, bellek B hücreleri artık viral proteinleri tanıyamaz ve potansiyel olarak enfeksiyona yol açar.

Bu nedenle insan vücudu, griple evrimsel bir silahlanma yarışına girmiştir. İnfluenza virüsleri her mevsim hızla geliştiğinden ve mutasyona uğradığından, bağışıklık sistemimiz yeni influenza suşları üzerindeki viral yüzey proteinlerini tanımada sorun yaşar. Sonuç olarak, vücudumuz yeni grip türleriyle savaşmak için genellikle eski antikorlara güvenir. Bu, influenza virüsünün yapısı veya işlevi için kritik olan bazı kısımlarının değişmemesi ve bağışıklık sistemimize aşina kalması nedeniyle mümkündür.

Araştırmacılar artık, influenza virüsünün değişmeyen spesifik yapısal ve işlevsel parçalarının, antikorların hedef alması için diğerlerinden daha iyi olduğunu anlıyor. Bu nötralize edici bölgelerden birine bağlanan antikorlar enfeksiyonu önleyebilirken, nötrleştirici olmayan bölgeleri hedefleyen antikorlar genellikle bunu yapamaz. Bilim insanları, bir kişinin yaşının, influenza virüsüne maruz kalma geçmişinin ve enfeksiyon veya aşılama yoluyla maruz kalma türünün, bağışıklık sistemi antikorlarının, bir virüs üzerindeki nötrleştirici veya nötrleştirici olmayan bölgeleri hedef alıp almadığını şekillendirdiğine inanıyor.

UChicago çalışmasında, bilim insanları büyük bir bilgi açığını ele almaya çalıştılar. İnsanlarda aşılamaya karşı doğal enfeksiyondan sonra hangi korunan viral bölgeler tercihli olarak hedefleniyor ve önceden var olan bağışıklık, nötralize edici ve nötrleştirici olmayan antikorların manzarasını şekillendirmede nasıl bir rol oynuyor?

İmmünoloji doktora sonrası araştırmacı Jenna Guthmiller,  “Gribe yakalanmış kişiler için, önceden var olan bağışıklık sistemi; onları enfeksiyona yatkın hale getirebilir veya antikorları ‘kötü’ veya nötrleştirici olmayan viral bölgeleri hedefliyorsa grip semptomlarının şiddetini artırabilir.” dedi ve

Aksine, aşılama büyük ölçüde eski ve yeni nötralize edici ve koruyucu antikorları indükleyerek mevsimsel grip aşısı almanın önemini vurgulamaktadır.

İmmünoloji profesörü ve çalışmanın baş yazarı Patrick Wilson, “Bu çalışma, önceden var olan bağışıklığın insanlarda influenzaya karşı koruyucu antikor tepkilerini nasıl şekillendirdiğini anlamak için önemli bir çerçeve sağlıyor.” dedi. “Viral bölgelerin etkisiz hale getirilmesi ve etkisiz hale getirilmesinin engellenmesinin, bir kişinin hastalanma olasılığını doğrudan etkileyip etkilemediğini belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var.”

Araştırmacılar şimdi, bu çalışmanın devamı olarak, çocuklarda influenza virüsüne erken maruz kalmanın, bağışıklık tepkilerini daha sonraki yaşamlarında nasıl şekillendirdiğini inceliyorlar.

Çeviri: Simge Kara

Kaynak:: sciencemag

/Grip Bağışıklığı, Enfeksiyon ve Aşılamadan Sonra Antikor Kalitesini Etkiliyor/