Doğa, doğmaktan gelir sanki. Doğa olmasaydı nasıl doğardık? Nasıl var olurduk?
Doğa nedir? Her şeyin kaynağı; soluduğumuz havanın, bilimin, okuduğumuz kitabın, sevdiğimiz insanların.
Doğayı o kibirli insanlar, yani biz, yaşatmayız. Doğa bizi yaşatır. Dünya ve ev sahipliği yaptığı doğa, bilimin bulgularına göre milyonlarca yıl önce, insanoğlu var olmadan önce de vardı. Yani doğanın var olması için insanoğluna ihtiyacı yoktur, aksine insanoğlu her bir su damlası için doğaya muhtaçtır. Bu kadar acizliğine rağmen, insanoğlunun nankörlüğü ve sevgisizliği utanç verici bir hal almıştır. Doğa ve insanoğlu arasındaki ilişki bir döngü sistemidir aslında. Ne verirsen onu alırsın. Eğer doğayı seversen, karşılığında geleceğini alırsın. Aslında bu kadar basit, ihtiyacımız olan tek şey biraz sevgi ve özen. Sevgi olduğu sürece, doğa insanoğlunun karnını da doyurur, susuzluğunu da giderir. Fakat doğanın tüm bu yüceliğine ve gücüne karşı insanoğlu hiç çekinmeden ona meydan okumaya devam ediyor. Bu cesareti kendinde bulması bile gülünç bir durumken, ağaçlar kesilip, denizler kirletiliyor. Biraz sevgi ve merhamet her bireyin kendi gelecekleri için ihtiyacı olan ve karşılayabileceği şeyler iken, insanlar geleceklerini para, saygınlık gibi şeylerle şartlayarak hayatlarını sürdürüyorlar. Daha doğrusu büyük bir çoğunluk, para, saygınlık gibi beklentilerini karşılayamayarak, hayatlarını sürdüremediklerini, yaşayamayacaklarını düşünerek gelecekleri adına ümitsizliğe kapılıyorlar. Fakat bilmiyorlar ki, doğa olmasa, doğanın merhameti, vicdanı olmasa, ne peşinde koştukları paranın ne de ümitlerini kaybettikleri hayatlarda soludukları havanın bir anlamı kalır.
Doğa bize sevmeyi öğretiyor, su verince açılan çiçeklerin güzelliği kadar etkileyici şeyleri, nefes almayı, nefes aldırmayı öğretiyor. Bilim alanında yapılan çalışmalara göre, doğa en iyi antidepresanlardan biridir. Döngüye burada da şahit oluyoruz, bilimi var eden doğa iken, insanoğlu doğayı bilim üzerinden keşfediyor. Yani doğa insanoğluna sadece çiçek, böcek gibi görsellik değil, kutsallığını ve önemini insanoğluna öğretebilmek adına bir çok seçenek sunuyor.
İnsan fizyolojisi, psikolojisi, hayvanlar, besinler, dünyanın, yaşamın kaynağı olan su gibi gördüğümüz, duyduğumuz tattığımız her şey doğa sayesinde var olmustur. Duyu organlarımız doğa sayesinde anlam kazanır. Yani insanoğlu doğa olduğu sürece insan olduğunu bilir. Peki bir insan nasıl olur da ona geleceğini vaad eden, öğreten, onu büyüten bir mucizeye zarar verebiliyor? Acaba insan olduğunu bilmiyor ya da insan olduğunu unutmuş mu? Anlaşılacağı üzere insanoğlu intihar ediyor…