Big Bang teorisi ve Dünya’daki yaşamın nasıl başladığı sorusu, bilim insanlarının yıllardır üzerinden düşündüğü ve cevabını aradığı bir sorudur. Batı Avustralya Üniversitesi’nden yapılan yeni araştırmalar, Büyük Patlama’dan kaynaklanan koşulların düşündüğümüzden farklı olduğunu göstermektedir.
1927’de geliştirilen Big Bang teorisi, evrenin başlangıcı ile ilgili en güvenilir ve bilimsel açıklama olarak kabul edilir. Bu bir genleşme ve patlama süreci ile, yıldızların oluşumuna ve ölümüne (süpernova) yol açan hidrojen gazının yaşamın yaratılmasına yol açtığını göstermektedir.
UWA’nın Matematik Bilimleri Okulu’ndan araştırmacılar Profesör Snezhana Abarzhi ve Bayan Annie Naveh, bir süpernovadan yaratılan koşulların matematiksel analizini yaptılar.
Profesör Abarzhi, süpernova patlamasının şiddetli olmasına rağmen, daha önce düşünüldüğü gibi çalkantılı ve hızlı olmadığını söyledi.
Profesör Abarzhi, “Geleneksel olarak, türbülansın, süpernova’da kimyasalların oluşumuyla sonuçlanan enerji transferi ve birikimi için bir mekanizma olduğu düşünülüyor.” dedi.
“Ancak bizim araştırmamız, türbulans olmadığını, aslında sıcak noktaların lokalize olduğu ve kapana kıstırıldığı ve Big Bang tarafından üretilen atomlardan örneğin demir, altın ve gümüşün oluşumuyla sonuçlanan yavaş bir süreci ortaya çıkardı.
“Bu bulgular Big Bang teorisine ve hayatın nasıl oluştuğuna dair anlayışımıza meydan okuyorlar.”
Profesör Abarzhi, evrenin nasıl oluşmuş olabileceğinin karmaşıklığını görmenin büyüleyici olduğunu söyledi.
“İnsanlar esas olarak hidrojen atomları ve enerjisi olarak başladılar, diğer kimyasalları oluşturmak için dönüyorlardı ve bu etkileşimler hayatla sonuçlandı” dedi.
“Yeryüzünde yaşamın yaratılması her zaman bizi büyülüyor ve bize meydan okuyor, cevaplardan daha fazla soruya yol açıyor, ancak bu son araştırmalar, nasıl var olduğumuzu anlamaya bir adım daha yaklaştırıyor.”
http://www.pnas.org/content/early/2018/11/21/1714502115
Çeviri: Figen Berber
