Soğuk, sessiz ve unutulmuş bir yer düşünün. Burada sadece 200 kişi yaşıyor ve hepsi aynı binada. Herkes birbirini tanıyor. Zaten tanıyabilecekleri başka kimse de yok. Burası Whittier! Alaska ABD’nin en büyük eyaleti. Kapladığı alan 1.718.000 kilometre kare.
Yani Türkiye’nin 2 katından bile daha fazla bir bölgeden bahsediyoruz. Ayrıca ABD’nin en soğuk ve nüfus yoğunluğunun en az olduğu yeri de burası. Şehirlerinin %70’ine kara yoluyla ulaşım sağlanamıyor. Videomuzun odak noktası olan Whittier’sa Anchorange şehrine yaklaşık 100 km uzaklıkta bulunan Alaska’nın güneyindeki bir liman şehri.
200 kişiden az insanın sadece tek bir bina içinde yaşadığı, 50,86 kilometre kare genişliğinde küçük bir bölge. Paranın gerçekten salt bir değişim aracı olduğu ve fazlasının kimseyi ilgilendirmediği bir yer. Dış dünyadan öylesine izole haldeler ki; buradaki insanların terör ve savaştan haberleri dahi yok Whittier 2.
Dünya Savaşı sırasında ABD ordusu için askerî bir tesis olarak inşa edildi. Dağlarla korunan, gözlerden uzak bir yerlerde bir üs istiyorlardı. Ve burayı hem askerî bir liman hem de lojistik üs için gayet uygun buldular. Çünkü buraya ulaşım kara yoluyla sağlanamıyordu. 1952 yılında yapımına başlanarak 1957 yılında tamamlanan Begich Tower’sa orduya ev sahipliği yapmak için askerî bir kışla olarak inşa edildi.
1969 yılına kadar orduya aitti. Daha sonra bölge sakinlerine verildi ve halka açılarak resmî olarak bir şehir haline geldi. Burası aslında bir askerî üssün kalıntıları. Ve burada yaşayan insanlar bir zamanlar burada çalışan askerlerin ve işçilerin torunları. Yani onların soylarından geliyorlar.
Alaska’da bugüne kadar 300’ün üzerinde deprem yaşandı. Hatta 1964 yılında gerçekleşen büyük Alaska depremi insanlık tarihinde bugüne kadar kaydedilen ikinci en güçlü deprem oldu. 9.2 büyüklüğündeki deprem yaklaşık 5 dakika boyunca sürdü. Yaşanabilecek depremler göz önüne alınarak inşa edilen Begich Tower’sa 3 aşamada yapıldı.
Binanın tam bu noktasında üzeri kaplanmış olan yaklaşık 20 cm genişliğinde yere kadar uzanan bir boşluk var. Bu boşluk binaya olası bir deprem durumunda hasar almadan sallanma payı vermekte. Bina 1964 Büyük Alaska Depremi’nde bile belirgin bir hasar görmedi. Bugün yaklaşık 200 kişiden oluşan Whittier sakinlerinin hepsi Begich Towers adı veriken bu binada yaşıyor.
Whittier sert kış ayları boyunca bir metrelik karlarla kaplıdır. Dışarda sürekli olarak her yeri tahrip eden, yıkıp döken şiddetli bir fırtına var. Burası havayı yumuşatan okyanus sayesinde Alaska’nın diğer bölgelerine kıyasla daha sakin bir iklime sahip olsa da yılın 8 ayı kar yağarken 12 ayın her birinde de yağmur görülür.
Şehir Alaska soğuğuna yenildiğindeyse hiç kimse binayı terketmez. Buranın sakinleri aslında dışarı çıkma ihtiyacı olmadan burada sonsuza dek kalabilirler. Çünkü bu binada sadece evler yok. Yaşamanız için ihtiyacınız olan her şey burada mevcut. Polis karakolu, postane, marketler, manav, çamaşırhane, sağlık kliniği, kuaför, web kafe, kapalı oyun alanı, spor salonu, yüzme havuzu, otel, okul, kilise ve onlarca büro ve resmî belediye ofisleri binada bulunmaktadır.
Belediye başkanının alt katınızda çalıştığını düşünün. Eğer video veya movie kiralamak istiyorsanız küçük bir video dükkanı da mevcut. 196 birimden oluşan binanın 14. ve 15. katıysa buraya tatil için gemilerle gelen turistlere kahvaltı ve oda hizmeti veren bir pansiyon olarak kullanılmakta.
Binanın kış boyunca yiyecek ihtiyacını karşılamak için sakinler tarafından bakımı yapılan bir sebze bahçesi bile var. Sebzeler bitkilerin topraksız yetişmesini sağlayan hidroponik ekipmanlar kullanılarak yetiştirilmektedir. Tüm şehir sakinleri Begich Towers’ta sadece yaşamakla kalmıyor.
İşe ve alışverişe sadece bir asansörle aynı binada gidiyorlar. Okul kısmı Begich Towers’ın hemen yanında bir tünelle bağlıdır. Ve okula sace bu tünelden gidilir. Büyük şehirlerde okula gitmek için otobüse binip bir yolculuğa çıkarsınız. Ama burada evinizden çıkıp koridoru geçip karşı kapıya ulaşmanız yeterlidir.
Asansör trafiğinize bağlı olarak 5 dakika sürebilir. Burada yaşayan bir öğretmen ders saatlerinin normalde 8:45’te başladığını, ama kendisinin sınıfa erken geldiği günlerde öğrencilerinin sınıfın ışığını açık görerek 6’da geldiğini ve ders saatlerinin buna bağlı olarak 6’da bile başladığını belirtmiştir.
Ayrıca çocukların her şeyin aynı binada olmasından ötürü regular şehirlerde görülenin aksine okulu ve evi ayıramadığını, ikisini tek bir bütün olarak gördüklerini söylemiştir. Öyle ki aynı öğretmenin sizi 12 yıldır okuttuğunu ve ona teyze dediğinizi düşünün Haftanın hangi günü, günün hangi saati olduğu önemli değil.
Öğrenciler teyzelerinin kapısını ne zaman çalarsa ona sorularını sorabilirler. Belki siz aşırı izolasyonu ve düşük nüfusuyla bu yerin yalnızlar ve içe dönük kişiler için olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat öte yandan Whittier’dan daha etkileşimli daha sosyal bir çevreye sahip bir yere taşınamazdınız.
Çünkü kelimenin tam anlamıyla tüm şehir nüfusuyla iç içe yaşardınız Bu şehirde yalnız yaşamak imkansız çünkü arkadaşlarınız, akrabalarınız hatta iş arkadaşlarınız aynı zamanda komşunuzdur. Komşularınızla iyi geçinmek tek çareniz çünkü hep sizinleler. Burada herkes komşularıyla gereğinden fazla yakın olur.
İnsanlar komünal bir yaşam biçiminde huzurlu ve barışçıl yaşamak zorundadır. Çünkü birisi hayatı boyunca alışveriş yapabileceği tek marketin sahibiyle veya kuaför dükkanının sahibiyle kavga ederse ihtiyaçlarını karşılayamaz. O yüzden insanlar agresif değil uyumludur. Ama bu sakinlerin bir binada ihtiyaç duydukları her şeye sahip olmaları ve nadiren dışarıya adım atmaları için son derece geçerli bir sebepleri var.
Çünkü kışın doğa sizi öldürmeye çalışır. Çocuk oyun alanlarının kapalı olmasının ve okula giden çocukların yer altından bir tünelle okula gitmesinin nedeni de Alaska’da çok fazla ayı olmasıdır. Böyle bir şehirde sağlıklı kalmak zordur. Okuldaki spor salonundan başka bir salon yoktur.
Birçok insan fırtına, kar ve yağmur nedeniyle binayı terketmemeye alışmış ve tembelleşmiştir. Okuldaki spor hocasının belirttiğine göre şehrin insanları için hareket etmemek regular bir hale gelmiştir. Hava durumu harika bir bahanedir. Whittier’daki çoğu kişi limanda çalışır.
Bir kaç kişi ise çalışmak için yaklaşık 100 km uzaklıkta en yakın şehir merkezi olan Anchorange’a gider. Eğer Anchorange’da yemek yemek, sinemaya gitmek ya da yeni insanlarla sosyalleşmek istiyorsanız akşam en geç 9:30’da oradan ayrılmanız gerekir. Çünkü yol bir saat sürer ve eğer yetişemezseniz geceyi arabanızda geçirmek zorunda kalırsınız.
Peki neden mi? Çünkü Whittier’dan herhangi bir şehre ulaşım karayoluyla sadece bu dağın içinden geçen tünelle sağlanır. Ve her gece saat 10:30’dan sonra tünel tamamen kapanır. Tünel çift yönlü kullanılır ve tek şeritlidir. Her yarım saatte bir tünelin yönü değişir.
Zaten tünelin gece kapanmasının sebebi de budur. Çünkü gece trafik düzenini sağlayacak görevli yoktur. Tünelden ayrıca tren de geçmektedir. İlk önce trene yol verilmekte daha sonra da her iki tarafın sırayla geçişi sağlanmaktadır. Yolun böyle olmasının iyi tarafı suç işleyenler şehirden kaçmak için yolun yönünün değişmesini beklemek zorundadırlar.
-40 derece soğuğa ve 241 km hızındaki bir rüzgara dayanabilecek şekilde inşa edilmiş olan bu tünel kuzey Amerika’daki en uzun tüneldir. Olası bir çığ tehlikesinden korunmak içinse tünelin girişi üçgen şeklinde yapılmıştır. Bu sayede karlar tünelin girişine değil yan taraflardan dağılır.
Şehirde görülebilecek 2. ve son binaysa 1949 yılında bombaya dayanıklı olarak inşa edilen Battner askerî binası. Bina 1964 Büyük Alaska Depremi’nden kurtuldu fakat 1966 yılında Amerikan askerlerinin bölgeden gitmesiyle terkedilmiş bir hale geldi. Isıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı olan özel asbest minerallerinden yapıldığı için yıkılması çok tehlikeli ve pahalı olduğundan dolayı o günden beri terkedilmiş halde ayakta duruyor.
Whittier’da yabancılar tarafından çok fazla mülk talebi yok. Ve nüfus her yıl yavaş yavaş azalmakta. Şehir acımasız kış aylarında ölü gibi olmasına rağmen yaz aylarında tamamen farklı bir atmosfere bürünüyor. Yazın ortalama 20 saat güneş gören Whittier yolcu gemileriyle gelen yaklaşık 900.
000 turiste ev sahipliği yapıyor. Yaz ayları boyunca bu kadar muazzam bir turizme sahip olmasının nedeni alışılmışın dışında bir şehir olması ve sahip olduğu doğal güzelliğidir. Şehirde toplu taşıma yok ve arabalardan çok tekneler kullanılıyor. Balıkçılık ve buzul manzaraları izlemek için yapılan tekne gezintileri oldukça popülerdir.
Bu tekne turları sırasında buzulların yıkılışına tanıklık edebilirsiniz. Surprize Buzulu’na ve Bering Buzulu’na ev sahipliği yapan Faculty ve Henrimo fiyorduna yapılan geziler unutulmaz olacaktır. Tüm şehri tek bir çatı altında toplayan Begich Towers’a geri dönecek olursak bu harika binanın çok büyük bir problemi var: ölüyor.
1957 yılından beri hala yapıldığı orijinal parçalarıyla ayakta. Ama zamana karşı savunmasız Whittier’ın etrafındaki dünya pek barışçıl olmasa da burada yaşayan insanlar burayı evleri olarak kabul etmişler ve buradaki yetkili kişiler burayı kurtarmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar.
Çünkü bu binayı kaybetmek demek tüm şehri kaybetmek demek.
Supply Hyperlink: https://www.youtube.com/watch?v=89fnEMYKl60