1. Daenerys Targaryen – Game of Thrones
Game Of Thrones, tüm zamanların en çok izlenen dizilerinden biriydi. Final sonrasında adından söz ettirmeye devam eden dizide, dizi boyunca Emilia Clarke’ın canlandırdığı Daenerys Targerian karakterinin hemen hemen her halini gördük. Güçlü, hırslı, özerk Danny, sürekli sömürülen çok sağlıksız bir ailede büyüdü. Psikolog, çocukluk travmalarının ve korkularının üç rol oynadığını söylüyor; kurban, kahraman ve sadist.
İnsanları kurtardı çünkü kimse onu kurtarmadı ve güç istemedi, uzun süre hayatını kontrol edemedi. Böylece bize, bir kişinin zorlu geçmişinin onu güçlendirebileceğini, ancak kendi hayatını ve başkalarının hayatlarını da mahvedebileceğini gösterdi.
2. Carrie Bradshaw – Seks ve şehir
Sarah Jessica Parker’ın canlandırdığı Carrie Bradshaw, dizinin en popüler karakterlerinden biriydi. Psikolog, bu karakterin tüm düşünce ve eylemlerinin aşkı bulmakla ilgili olduğunu, aslında ilişkilerden ve evlilikten kaçınma arzusunu gizlediği şeklinde yorumlar. Bunun kanıtı, sadece beceriksiz, ilgilenmeyen ve uzun süreli bir ilişki gibi hissetmeyen erkekleri seçmesidir. Bütün bunlar onu mutsuz ediyor. Bütün bunları anlarsa yanlış insanları takip etmeyecek ve hayatı daha güzel olacaktır.
3. Gregory House – House MD
Kendine çok güvenen, son derece zeki, her zaman kuralları çiğneyen ve insanlarla etkileşime girmeyen bu tür karakterler çok çekici ve sosyopatik olarak kabul edilir. Ancak psikolog bu tanımlamanın yanlış olduğunu söylüyor. Karaktere daha yakından bakmak yeterli.
Gerçek sosyopatlar empati kuramazlar, onlar için sevgi ve dostluk diye bir şey yoktur. Bununla birlikte, Gregory House örneğinde, Gregory’nin bu tür duyguları gizlemeyi tercih etmesine rağmen aslında çok nazik olduğunu görüyoruz. Arkadaşlar, meslektaşlar ve hatta hastalar kendilerini kötü hissettiklerinde her zaman fark eder ve kaba olsa bile her zaman onları desteklemeye çalışır.
4. Cersei Lannister – Game of Thrones
Game Of Thrones’un bir diğer önemli karakteri ise Lena Headey’nin canlandırdığı Cersei Lannister. Bu güçlü kadın, istediği her şeyi almaya hazır, herkesi manipüle ediyor ve kesinlikle acımasız görünüyor. Kendini daima başkalarından üstün hissetmesi önemlidir. Tüm bunlar bir narsist için tamamen normaldir. Psikolog, bu karakterin narsist olduğunu ve kimsenin böyle insanları gerçekten sevmediğini söylüyor. Sersey’nin kayıtsız olmadığı tek şey çocukları olsa da, bu bir soruyu gündeme getiriyor; Bu gerçek aşk mı yoksa sadece çocuklarına mı yansıyor?
5. Monica Geller – Arkadaşlar
Şaşırtıcı görünebilir, ancak başka bir narsist var. En sevdiğiniz tatlı Monica’yı hiç bu şekilde düşünmediniz, ama aslında psikoloğa göre onu narsist yapan bazı özellikler var. Çocukluğu boyunca ağabeyinin gölgesindeydi, bu da ona yetişkinliğinde ortadan kaldırmak istediği travmatik bir iz bıraktı.
Monica’nın karakteri son derece mükemmel, disiplini ve kontrolü seviyor. Dahası, kalıcı bir kazanma arzusu vardır ve bir şeyler yapan ilk kişidir. Aslında bu, kişiye pozitif enerji ve kendine güven veren sağlıklı bir narsisizm tezahürüdür.
6. Samantha Jones – Seks ve şehir
Şehrin en seksi ve en sevilen karakterlerinden biri olan Samantha, gerçekten ne istediğini bilen ve başkalarının görüşleriyle ilgilenmeyen çok bağımsız bir kadın. Pek çok sosyal normlara karşı çıkıyor ve bir aile sahibi olmamayı seçiyor. Partnerlerine asla güvenmez ve kendini herkesten daha çok sever. Ancak burada psikoloğumuz yakın bir ilişki içinde olma yeteneğini sorguluyor.
7. Susan Mayer – Umutsuz Ev Kadınları
Terry Hatcher’ın canlandırdığı Susan Mayer’in görüntüsü, psikoloğumuza göre kurban psikolojisinin bir başka görüntüsü. Bu tür insanlar sorunlarını çözme konusunda isteksizdir; Susa’nın sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Erkek arkadaşı ve hatta kızı bile aslında kendi yapması gereken çok iş yapıyor.
Dahası, başka birçok seçenek varken, bilinçli olarak acı çekmeyi seçer ve hayatını daha iyi hale getirmek için çok az şey yaptığını gösterir. Bu annesiyle olan dengesiz ilişkiden kaynaklanıyor. Susan’ın özgüven kazanma şansı hiç olmadı. Bu nedenle, her zaman en kötüsünü bekler. Ancak, durumundan kaçmaya çalışan bir mağdura bir örnek; Daha güvenilir adamlar ve hatta istikrarlı bir iş bulmaya çalışır.
8. Miranda Priestley – Şeytanın Prada’sını Giyer
Meryl Streep’in efsanevi karakteri Miranda Priestley, hiç bitmeyen, asla kabul etmeyen ve gerçekten üst düzey bir profesyonel. Herkes bu mükemmeliyetçiden korkuyor ve aynı zamanda çalışanları ona hayranlık duyuyor. Psikolog bunu tipik Stockholm sendromuyla karşılaştırır; yönetici ne kadar sert olursa, herkes o kadar iyi olur.
Ancak bu karakter başka bir şeyi gizler. Çok başarılı, saygın ve bağımsız bir kadın. Ama mutlu görünmüyor. Yani filmde ideal bir rol model değil, heyecan verici bir karakter. Kariyerine çok şey verdi ve şimdi başka hiçbir şey yok.
Kaynak: 1
Dikkat: Sitemiz herkese açık bir platform olduğundan, çox fazla kişi paylaşım yapmaktadır. Sitenizden izinsiz paylaşım yapılması durumunda iletişim bölümünden bildirmeniz yeterlidir.
Kaynak: listelist
