BABİL KULESİ EFSANESİNİN PERDESİ ARALANIRSA
Dünyanın sahip olduğu yaşam döngüsüyle birlikte, kusursuzluğu inkâr edilemeyecek kadar büyüleyici olan dengesi, yaşamı şüphesiz ki çekilebilir kılmaya yetecek mucizeliktedir. Tüm bunların varlığına rağmen, birlikte yaşam sürdüğümüz canlılar arasında sahip olduğumuz iletişim kurma becerisi olmasaydı, kelimenin gerçek anlamıyla bu durum bir yanlışın tüm doğruları götürmüş olduğu anlamına gelirdi.
İçinde bulunduğumuz çağ ise iletişim çağı olarak adlandırılmakta. Bunun karşıladığı anlam ise yeni olan elektronik haberleşme ortamlarıyla, insanlar arası etkileşimin daha çok artmış olduğu anlamını vermesi amacına yönelik isimlendirilmeye çalışılmış olan çağ anlamına denk düşüyor. Bu cümleye bakıldığında bütününü reddetmemiz mümkün değil tabii. Ama zaman ilerleyip, insanların insanlığa olan inancının ve sevgisinin artması gereken bir dünyada yaşamamız gerektiği halde, bunun tam tersi bir tabloyla karşılaştığımızda aslında görüyoruz ki bu isim, insanların iletişim kurma becerilerini zamanla kaybettiği çağa verilmiş bir isim haline bürünüyor.
Peki, tüm bunları Babil Kulesi ile bağlayacağımız nokta tam olarak neresidir? Bu sorunun cevabını anlamlandırabilmemiz için Babil Kulesi efsanesinin doğmuş olduğu yere gidelim. Kulenin temelleri, Sümerliler tarafından günümüzden 5.000 yıl kadar önce Babil’in Asma Bahçelerinde atılıyor. Sümerlilerin eski inanışlarına dayanarak inşa ettikleri bu kule, Tanrı Marduk adına yapılarak Asma Bahçelerde hayat buluyor. O zamanın şartlarında oldukça yüksek sayılabilecek boyut ve ebatlara sahip olan kule, her biri tanrıya giden yolda bir aşamayı sembolize edecek şekilde tasarlanan 7 kattan oluşuyor. 1.kat taş, 2.kat ateş, 3.kat bitkiler, 4.kat hayvanlar, 5.kat insanlar, 6.kat gökyüzü ve 7.kat da melekleri sembolize edecek şekilde sıralanıyor. Ve bir insan yedinci kata ulaşabilmek için geride kalan tüm basamakları en güzel şekilde öğrenip, beraberinde atlamayı başarmalıdır. İnanışlara göre Babil Tanrısının görülebileceği yer ise yalnızca orasıdır. Ona ulaşabilmenin de tek şartı budur.
Dilden dile dolanıp günümüze kadar gelmeyi başarmış olan bu efsanede ise, zamanında bütün insanlığın tek bir dili konuşuyor olduğundan bahsedilir. Tüm dünyanın sözünün bir, dilinin bir olduğu zamanlardan… Hatta hal öyle ki taş yerine kerpiç, harç yerine de ziftleri varken karar veriyorlar meşhur kuleyi inşa etmeye. Ve o kadar istiyorlar ki tanrının onlara görünmesini, hızla başlıyorlar çalışmalara. Tanrılarının göklerde yaşadığı inancının vermiş olduğu güç ve azimle baş koydukları bu yolda, aynı dilde iletişim kurabiliyor olmanın getirisiyle çalışmalarını mükemmel bir şekilde ve büyük bir istekle sürdürmeye devam ediyorlar. Bu sayede kule kısa zamanda göklere kadar uzanıyor ve görkemli bir hal alıyor. Fakat Tanrı, tam da o esnada yukardan aşağıya bakıyor ve cismen ona ulaşmaya çalışan insanlarla karşılaşıyor. Bu duruma oldukça sinirlenen tanrı sert bir tavırla böyle olmasını istemediğin belirterek, kimi rivayetlere göre şiddetli kasırgalar, kimilerine göreyse de sel baskınlarıyla kuleyi yerle yeksan ediyor. Bunları yapmakla da kalmayıp, kuleyi yapan tüm insanların bir daha aynı dilde konuşamamalarını sağlıyor. Bunların takibinde, kuledeki bu hasarın giderilmesine bir süre çalışıldıysa da konuşup iletişim kuramamanın vermiş olduğu anlaşmazlıklar doğmaya başladığından bir süre sonra kulenin inşası durduruluyor. Artık iletişim kuramayan bu insanlar arasında birlik beraberlik de zamanla köreliyor ve her bir birey yeni bir arayışla dünya üzerinde birçok farklı yere dağılıyor. Bundandır ki dünyamız üzerinde çok sayıda ulus ve bu uluslara ait binlerce dil türemiştir. Ve yine bu nedenle olduğuna inanılır ki, insanlar arası bitmek bilmeyen anlaşmazlıkların sebebiyeti bu durumdur.
Acaba bu durum mudur gerçekten iletişim çağındaki bu denli iletişimsizliğimizin sebebi? Yoksa insanoğlu yine gerçek sebeplerin önüne perde çekerek saklanmayı mı tercih ediyordur arkasına? Gerçekten isteseydiler birbirlerini anlamayı, mümkün olamaz mıydı farklı dillerin de dâhil olduğu yeni bir yol? Yükselmez miydi Babil Kulesi olması gerektiği gibi yüksek göklere?
Eğer istersek, imkânsızlıktan uzaklarda yaşayabileceğimizi gösteren mucizevi bir dünyada yaşıyoruz. Babil Kulesi Efsanesi suçsuz yere yargılanıyor hâkim bey. Perdeyi aralayalım. Eğer işlenen suç iletişimsizliğimiz sebebiyet