“Biyolojik yaşlanma sırasında vücutta iyi bir süreç gerçekleşmez.”
Bu görüş, yaşlanmanın belirtileri üzerine araştırma raporlarının yazarlarından biri olan İspanya Ulusal Onkoloji Araştırma Merkezi’nde doktor olan Manuel Serrano tarafından ifade edildi.
Bu çalışmaların sonucunda, insan vücudu da dahil olmak üzere memelilerde aşağıdaki dokuz yaşlanma belirtisi tespit edildi:
Birincisi, deoksiribonükleik asit (DNA) – yani hücreler arasındaki bağlantıyı sağlayan genetik kodumuz – bozulmaya başlar ve spesifik aktivite için oluşturulan kök hücreler de etkilenir. Bu süreç onkolojik hastalıkların gelişmesine yol açar.
İkinci belirti, kromozomların örtüleri olan telomerlerin aşınması ve yıpranmasıdır. Sonuç olarak, pulmoner fibroz ve aplastik anemi riski vardır. Bilim adamları şu anda bu süreci yavaşlatmak için telomeraz adı verilen bir madde üzerinde çalışıyorlar.
Üçüncü belirti, hücrelerin davranışının ihlali ile ilişkilidir. Bu süreçte, belirli bir hücredeki binlerce gen, yönünü belirler. Örneğin, bir hücrenin bir deri hücresi veya bir beyin hücresi olduğu belirlenir. Bununla birlikte, davranış bozuklukları multipl skleroz gibi hastalıklarla sonuçlanır.
Dördüncü ve beşinci semptomlara, hücrelerin kendilerini yenileme ve metabolizma üzerindeki kontrolünü kaybetme yeteneklerinde bir azalma eşlik eder. Yaşlanma sürecinde “ölü” hücrelerin yenilenme süreci önemli ölçüde yavaşlar ve toksik protein biriktirmeye başlarlar. Bu toksinlerin çoğu Alzheimer ve Parkinson hastalığına neden olur. Öte yandan hücreler yağ ve şeker gibi besinleri gerektiği gibi ememedikleri için metabolik kapasiteleri azalır ve şeker hastalığına yakalanma riski artar.
Bir diğer altıncı semptom, hücrelere enerji sağlayan mitokondrinin etkisinin azalması ve bunun sonucunda DNA’nın zarar görmesidir. Nature dergisinde yayınlanan bazı araştırmalar, mitokondriyal fonksiyonun restorasyonunun canlıların ömrünü uzattığını göstermiştir.
Yedinci işaret, hücrelerin “zombiye” dönüştüğü, yani diğer kusurlu hücrelerin oluşumunu engelleyemediği ve doğal olmayan bir şekilde hareket etmesidir. Kusurlu hücreler bölünmeye devam eder ama ölmez. Yaşlanan hücreler olarak adlandırılan bu hücreler, yaşlanmanın bir işaretidir. Genetik mühendisleri şu anda bunları ortadan kaldırmak için araştırmalar yapıyor.
Son olarak, sekizinci ve son belirti, kök hücre enerjisinin tükenmesi ve aralarındaki iletişim kaybıyla ilişkilidir. Azalan enerji aynı zamanda hücrelerin yenilenme ve koordinasyon yeteneğinin kademeli olarak tükenmesine yol açar. Serrano’ya göre yaşlanma kaçınılmaz olsa da sağlıklı bir yaşam tarzı bu süreci yavaşlatabilir.
